Savaş mı Barış mı?

12 Haziran 2003 Perşembe, Vakit gazetesi

İsrail işgal devletinin Filistin İslami Direniş Örgütü'nün ileri gelenlerinden ve Gazze'deki resmi sözcüsü Prof. Abdülaziz Rantisi'ye yönelik suikast girişimi ve ardından yaşanan olaylar bize gösterdi ki İsrail'in istediği barış değil, kendisine karşı savaşın durdurulmasıdır. Yani kendisi Filistin halkının bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine karşı savaşını sürdürmek; ama bu arada kendisine karşı savaşın durdurulması için günlerden beridir ballandırılarak gündemde tutulan "Yol Haritası" planını uygulatmak istiyor.
"Barış" ancak savaşan taraflar arasında olur. Savaşan taraflardan birinin safının güçlendirilmesi diğerine karşı ise şiddet ve baskının artırılmasına çalışılması ise hiçbir zaman barış getirmez. Rantisi'ye yönelik suikast girişimi ve hemen ardından gerçekleştirilen intikam eylemi bunu fiili olarak gösterdi. Kavramları ne kadar asıl amacının dışına çekmeye çalışsalar da vakıa kendi realitesine göre gerçekleşiyor.

İsrail işgal devletinin Filistin İslami Direniş Örgütü'nün ileri gelenlerinden ve Gazze'deki resmi sözcüsü Prof. Abdülaziz Rantisi'ye yönelik suikast girişimi ve ardından yaşanan olaylar bize aşağıdaki gerçekleri hatırlatmaktadır:

Birinci olarak: İsrail'in istediği barış değil, kendisine karşı savaşın durdurulmasıdır. Yani kendisi Filistin halkının bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine karşı savaşını sürdürmek; ama bu arada kendisine karşı savaşın durdurulması için günlerden beridir ballandırılarak gündemde tutulan "Yol Haritası" planını uygulatmak istiyor. Zaten söz konusu planın birinci merhalesinde İsrail'den herhangi bir şey istenmezken Filistin tarafının İsrail'e karşı savaşını durdurmasının şart koşulması; üstelik fiiliyatta da İsrail'in Filistinlilere karşı savaşını ve saldırılarını kesintisiz bir şekilde sürdürmesi bunu gösteriyor.

İkinci olarak: Burada "barış" kavramı tamamen yanıltma amacıyla kullanılmaktadır. Hangi barıştan söz ediyoruz? Ebu Mazin ile İsrail arasında bir barıştan mı? Bu ikisi arasında zaten savaş yok ki barış olsun! Şarmu'ş-Şeyh ve Akabe zirvelerinde bir araya gelen kukla Arap yönetimleriyle İsrail işgal devleti arasında bir barıştan mı? Bunlar arasında da zaten savaş yok. Savaşan taraflar İsrail işgal devletiyle, Filistin'in bağımsızlığını ve Filistin halkının özgürlüğünü isteyen direniş örgütleridir. Yapılmak istenen ise Ebu Mazin yönetimi, İsrail işgal devletleri ve kukla Arap yönetimleri arasında bir ittifak kurulması suretiyle hep birlikte Filistinli direniş örgütlerinin özellikle de bu direniş örgütlerinin başını çeken HAMAS'ın üzerine çullanılmasıdır. Bu haliyle "Yol Haritası" planı "barış" değil savaş planıdır. Savaşın daha da şiddetlendirilmesi ve başarılı olmasının sağlanması için İsrail işgal devleti safının güçlendirilmesidir. Zaten Ebu Mazin hükümetinden de İsrail'in hesabına işgale karşı direnen Filistinli güçlere karşı savaşması istenmektedir ve bu, Yol Haritası planında çok açık bir şekilde ifade edilmektedir

Üçüncü olarak: "Barış" ancak savaşan taraflar arasında olur. Savaşan taraflardan birinin safının güçlendirilmesi diğerine karşı ise şiddet ve baskının artırılmasına çalışılması ise hiçbir zaman barış getirmez. Rantisi'ye yönelik suikast girişimi ve hemen ardından gerçekleştirilen intikam eylemi bunu fiili olarak gösterdi. Kavramları ne kadar asıl amacının dışına çekmeye çalışsalar da vakıa kendi realitesine göre gerçekleşiyor.

Dördüncü olarak: İşgal devletinin "Yol Haritası" planıyla gerçekleştirmek istediği en önemli hedeflerinden biri Filistinliler arasına fitne sokmaktı. Allah'ın hikmetine bakın ki, Akabe ve Şarmu'ş-Şeyh zirvelerinin hemen ardından Filistinli üç direniş grubu (HAMAS, el-Fetih ve İslami Cihad), Erez sınır kapısında ortak eylem gerçekleştirerek dört işgalci askeri öldürdüler ve eylemle ilgili ortak açıklama yaptılar. Rantisi'ye yönelik suikast girişiminden sonra da el-Fetih ile HAMAS ortak açıklama yaparak tepkilerini dile getirdi ve: "Onlar bizi birbirimize düşürmek istiyorlar ama biz birleştik" ifadesini kullandılar. Bu gelişmeler işgalci siyonistlerin Filistinliler arasına fitne sokmalarının, Allah'ın izniyle, kolay olmayacağını göstermektedir. Filistinlileri en çok korkutan da bu fitnedir. Filistin'deki direniş grupları ittifak kurarlarsa Ebu Mazin'in yapabileceği bir şey olmayacaktır. İsrail işgal devletinin Filistinlilere yönelik şiddetini artırması ise ittifakın güçlenmesine sebep olur.

Beşinci olarak: İsrail, Kudüs'teki eylemin ardından tehdit edici açıklamalar yaparak psikolojik yıpratma faaliyetlerine başladı. Buna daha önce de başvurmuştu. Fiili olarak saldırılarını şiddetlendirmesi de mümkündür. Ama Allah'ın izniyle bu, Filistinlileri korkutmaz. Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: "O (düşman) topluluğu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız sizin acı çektiğiniz gibi onlar da acı çekiyorlar. Üstelik siz Allah'tan onların ummadığını umuyorsunuz. Allah ilim sahibidir, hakimdir." (Nisa, 4/104) İsrail işgal devletinin askerleri Filistinlilerin eylemleri karşısında moral yönden yıpranmış ve can endişesi içine düşmüşlerdir. Ayrıca İsrail'in şiddeti artırması ondan daha tehlikeli olan "Yol Haritası" komplosunun bozulmasına, tüm Filistinli grupların siyonist şiddete karşı ortak cephe oluşturarak direnişi güçlendirme çabası içine girmelerine sebep olur.