BAKARA SURESİ / 003
6.Sen kâfirleri uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir; iman etmezler.
7.Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş; gözlerinin üzerinde de bir örtü var (gibidir). İşte onlara büyük bir azap vardır.
8.İnsanların içinde: "Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" diyen ama gerçekte iman etmiş olmayan birtakım kimseler bulunmaktadır.
9.Bunlar Allah'ı ve iman etmiş olanları aldatmaya çalışıyorlar. Oysa gerçekte yalnız kendilerini aldatıyorlar ama bunun bilincinde değillerdir.
10.Bunların kalplerinde hastalık vardır; Allah da hastalıklarını artırdı. Yalan söylemelerinden dolayı kendilerine çok acıklı bir azap vardır.
11.Bu kimselere: "Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın" denildiği zaman: "Biz yalnızca düzeltenleriz" derler.
12.İyi bilinmelidir ki, asıl bozguncular onlardır ama bunun bilincinde değillerdir.
13.Bu kişilere: "İnsanların (gerçek mü'minlerin) iman ettiği gibi siz de iman edin" denildiğinde: "Aşağılık kimselerin iman ettiği gibi mi iman edeceğiz?" diye söylerler. İyi bilin ki, aşağılık kimseler bizzat kendileridir ama bunu bilemiyorlar.
14.İman etmiş olanlarla bir araya geldiklerinde: "Biz de iman ettik" derler. Ama kendi şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında: "Biz sizinle birlikteyiz; ötekilerle ise sadece alay ediyoruz" derler.
15.Asıl, Allah onlarla alay etmekte ve taşkınlıkta ileri gitmeleri konusunda kendilerine fırsat vermektedir.
16.Bu kimseler hidayete karşılık sapıklığı satın almışlardır. Ancak yaptıkları alışveriş bir kazanç sağlamamış, kendileri de doğru yolu bulamamışlardır.

Nüzul Sebepleri

6-7. İbnu Cerir`in rivayet ettiğine göre bu iki ayeti kerime Medine yahudileri hakkında inmiştir.

14. Vahidi ve Sa`lebi`nin Abdullah ibnu Abbas (r. a.)`tan rivayet ettiğine göre bu ayeti kerime Medine`deki münâfıkların başını çeken Abdullah ibnu Ubeyy ile onun adamları hakkında inmiştir. Rivayete göre bir gün bunlar çıktılar, Resulullah (a. s.)`ın ashabından bir grupla karşılaştılar. Abdullah ibnu Ubeyy adamlarına: "Şimdi bu aptalları sizden nasıl uzaklaştıracağım göreceksiniz" dedi. Sonra Hz. Ebu Bekir (r. a.)`in elinden tutarak şöyle dedi: "Merhaba ey Sıddık! Temim oğullarının efendisi, İslâm`ın öncüsü, mağarada Resulullah (a. s.)`tan sonra ikinci adam, canını ve malını Resulullah (a. s.) için feda eden kişi." Daha sonra Hz. Ömer (r. a.)`in elinden tutarak şöyle dedi: "Merhaba ey Adiyy ibnu Ka`b oğullarının efendisi! Faruk (hakkı bâtıldan ayıran), İslâm`da güç sahibi, canını ve malını Resulullah (a. s.) için feda eden kişi." Sonra Hz. Ali (r. a.)`nin elini tutarak ona da benzer şekilde övücü sözler söyledi. Daha sonra ayrıldılar. Abdullah ibnu Ubeyy adamlarına: "Gördünüz mü nasıl yaptım? Siz de onları gördüğünüzde aynen benim yaptığım gibi yapın. Onları iyilikle övün" dedi. Müslümanlar Resulullah (a. s.)`a gelerek bu olayı ona bildirdiler. Ardından bu âyeti kerime indi. Ancak bu rivayetin senedi çok zayıftır. Bununla birlikte ayeti kerimenin münâfıklar hakkında indiği kesindir.