Hasan el-Benna ve Müslüman Kardeşler Sempozyumu

Başarılı Bir Sempozyum

10 Mayıs 2012 Perşembe, Yeni Akit

Hasan el-Benna ve Müslüman Kardeşler Sempozyumu'na iştirak için geçen hafta sonu yani 5-6 Mayıs Cumartesi-Pazar günleri Ankara'da idim. Allah'ın izniyle başarılı ve çok faydalı bir sempozyum oldu. Bugün sadece sempozyumla ilgili genel değerlendirme yapacak, konuşmalardan aldığım bazı notları ve özet bilgileri de inşallah bu hafta yayınlanacak diğer yazılarımızda aktaracağız. Konuşmaların tüm metinleri ise iki ciltlik kitap halinde basıldı. Oldukça faydalı bilgiler içerdiğini düşündüğüm bu metinlere ulaşmak isteyenler kitapları İstanbul'da Medeniyet Derneği'nden, Ankara'da Genç Birikim Derneği'nden temin edebilir veya bunlardan biriyle irtibata geçerek adreslerine gönderilmesini talep edebilirler. Benim sunduğum, "Müslüman Kardeşler'e Yöneltilen Eleştiriler" başlıklı tebliğin tam metnini kişisel web sitemizden (www.vahdet.info.tr) de okuma imkânınız olacak inşallah.

Hasan el-Benna ve Müslüman Kardeşler hakkında Türkiye'de ilk kez böyle kapsamlı ve akademik boyutlu bir uluslararası sempozyum düzenleniyor.

Bu nitelikteki halka açık uluslararası sempozyumların adresi genelde İstanbul oluyor. Ama bu sempozyum Ankara'da düzenlendi ve alınan sonuç isabetli bir karar alındığını ortaya koydu.

Farklı ülkelerden yirmi sekiz konuşmacının katılacağı bir sempozyum planlanmıştı. Sadece üç konuşmacı katılamadı. Türkiye'den Ali Bulaç sağlık sorunlarından dolayı, Türkiye dışından da Prof. Vecdi Guneym ve Prof. Ali Karadaği organizasyondan kaynaklanmayan ve prosedüre dair bazı gecikmelerden dolayı katılamadı. Böylece konuşmacıların yaklaşık yüzde doksanı fiilen katılmış ve sunumunu yapmış oldu ki bu tür uluslararası sempozyumlar açısından bu oran oldukça iyi ve yüksek bir başarıdır.

Dikkat çeken ikinci bir husus da tüm konuşmaları ilgiyle ve sonuna kadar izleyen kalabalık bir dinleyici kitlesinin olmasıydı. Bu tür toplantılarda çoğu zaman birinci gün öğleden sonra koltuklar boşalmaya başlar. İkinci gün ise sadece konuların meraklısı sabırlı dinleyicilere hitap edilir. Ayrıca aralardan sonra "oturum başladı" ilanı verilerek dinleyicilerin yeniden yerlerine geçmesi için epey uğraşılır. Bu sempozyumda programı sonuna kadar ve büyük bir ilgiyle izleyen, salonun tamamını dolduran dinleyici kitlesi vardı. Üstelik bu kitle aralardan sonra dinlenme saatinin hemen ardından, konuşmacılar yerlerine geçmeden salonu dolduruyordu. Programı izlemek için Ankara dışından da hayli gelen vardı.

Programın sonuna kadar başarıyla organize edilmesi ve ses düzeninin hiç sorun yaşanmadan korunması da dikkat çeken bir farklılıktı. Bu vesileyle emeği geçen herkese ve tüm izleyicilere takdir ve şükranlarımı arz ediyorum.

Dünden Bugüne Müslüman Kardeşler

11 Mayıs 2012 Cuma, Yeni Akit

Sempozyumun sunuculuğunu eski dostlarımızdan ve kıymetli ağabeylerimizden Bekir Sağlam yaptı. Televizyonlarda spikerlik yapabilmek için uzun süre diksiyon dersleri almış uzman sunuculardan geri kalmayacak diksiyonuyla, programı dikkatle izleyerek saniyesi saniyesine devreye giren ve dikkatleri canlı tutan takdimleriyle, konuşmacılar hakkındaki özlü tanıtımlarıyla görevini başarıyla ifa etti.

M. Rüştü İzgöer hocanın Kur'an-ı Kerim tilavetinden sonra başlayan açılış konuşmalarında daha çok Hasan el-Benna'nın kişiliği, mücadelesi ve başlattığı hareketin ümmetin yeniden izzetine kavuşturulması amaçlı çabalardaki öncü yeri üzerinde duruldu.

Müslüman Kardeşler'in Suriye kanadının genel murakıplığını yapan Muhammed Riyad Şakfa'nın başkanlığındaki birinci oturumun konusu "Hasan el-Benna'nın kişiliği" idi. Konuşmalar da Benna'nın yaşadığı dönemdeki Müslüman toplumlar, gençlik, Benna'nın bu şartlar içinde yürüttüğü davetin önemi ve insanları davet ettiği yaşayışı önce kendi hayatında tatbik etme konusundaki çabası üzerinde yoğunlaştı.

Onun gençlik döneminde İslâm âleminin bir çöküş ve dağılma merhalesi içinde olduğu, bir yanda Müslüman gençleri ifsat faaliyetlerinin yoğunluk kazanmasına rağmen diğer yanda onlara sahip çıkacak kurum ve akımların bir atalet, ilgisizlik içinde oldukları o yüzden Benna'nın daha öğrencilik yıllarında Ezher âlimlerine İslâm için çalışmaları çağrısı yaptığı dile getirildi. Üniversiteyi bitirmesinden sadece bir yıl sonra, henüz yirmi iki yaşındayken Müslüman Kardeşler'i kurduğuna dikkat çekildi.

1906'da dünyaya gelen Hasan el-Benna, 1927'de şimdiki adı Kahire Üniversitesi olan Dâru'l-Ulûm'un Reşâd Okulu'nu öğretmen olarak bitirdi ve 1928'de de öğretmenlik görevi yaptığı İskenderiye'de Müslüman Kardeşler'i kurdu.

Konuşmalarda el-Benna'nın, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in hadislerinde Müslüman halklara her asırda geleceği haber verilen yenileyicilerden (mücedditlerden) biri olduğu üzerinde duruldu. Yenileme ile kastedilenin dini değil Müslüman toplumları, Müslüman halkların anlayışını, duyarlılığını ve yaşayışını yenileme olduğu hatırlatmasını burada da zikretmekte yarar görüyorum. Çünkü din ilkeleri bir ayar gibidir. Bu ayarın korunacağı Yüce Allah tarafından bildirilmiştir. Ama bilgi ve duyarlılık yetersizliğinden dolayı kişilerin ve toplumların anlayışlarında, yaşayışlarında, yaklaşımlarında bozulmalar olabilir. Dolayısıyla bu bozulmaların düzeltilmesi için bir yenilemeye, bozulmayan, korunan ilkelere göre yeniden ayarlanmasına ihtiyaç duyulur. İslâm kıyamete kadar geçerli tek din olduğundan Hz. Peygamber (s.a.s.), Yüce Allah'ın bu ümmete belli aralarla bu yenilemeyi ve ayarlamayı yapacak yenileyiciler göndereceğini haber vermiştir.

İlk oturumun konuşmacılarından ve son oturumun başkanı, Ürdün Müslüman Kardeşler cemaati genel murakıbı Prof. Dr. Hemmam Said, Benna'nın sadece bir asrın değil bir dönemin müceddidi olduğunu ifade etti. Sonraki konuşmacılardan da Prof. Said'in bu tespitini teyit edenler oldu.

Başkanlığını Süleyman Arslantaş'ın yaptığı ikinci oturumun konusu "Hasan el-Benna dönemi ve sonrası İhvan" idi. Bu oturumdaki konuşmalarda da Benna'nın yenileyiciliğiyle ilgili vurgular öne çıktı. İlk konuşmacı Prof. Dr. Hayrettin Karaman'ın konuşması da zaten tamamen bu konuyla ilgiliydi. O, Benna'nın tamamen Kur'an ve sünnetten neşet eden tecdit projesinin genel çerçevesini çizdi ve dayandığı ilkeleri sıraladı.

Birinci günün üçüncü ve dördüncü oturumunda cemaatin kurucusu Hasan el-Benna'dan, onun kurduğu Müslüman Kardeşler'e geçilerek tebliğlerin çerçevesi genişletildi. Bu iki oturumun konusu ise İhvan'ın düşüncesi ve kimliğiydi. Bu oturumlardaki konuşmalarda İhvan'ın sonraki liderlerinin ve tüm İslâm âlemini etkileyen Seyyid Kutub gibi düşünce önderlerinin çizgileri ve anlayışları, cemaatin davet metodu, siyasi çizgisi ve bu cemaate karşı ortaya çıkan muhalif hareketlerle arasındaki anlayış farklılıkları üzerinde duruldu.

Konuşmacılardan Prof. Dr. Mustafa Ağırman'ın konusu ise yine Hasan el-Benna'yla ilgiliydi. Ağırman, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in davet metoduyla, Benna'nın davet metodu arasındaki benzerlikler hakkında oldukça önemli ve üzerinde durulması gereken noktalara parmak bastı.

İslâm'ın Hayata Hâkim Kılınması

12 Mayıs 2012 Cumartesi, Yeni Akit

Ümmetin birliğini ve gücünü temsil eden otorite durumundaki hilafet kurumunun kaldırılmasından sonra İslâm'ın yeniden hayata hâkim kılınması ve Müslümanların tekrar izzetlerine kavuşmaları için muhtelif dinî ve siyasi oluşumlar ortaya çıktı. Ama ne yazık ki bunların çoğu, Müslüman toplumların iradesi dışında ve tamamen uluslararası emperyalizmin dayatmalarıyla çizilen sınırların içinde kaldı. Bunlara da genellikle yerel ya da lokal hareketler denmektedir.

Fakat bunların birkaç istisnası mevcuttur. Bu istisnaların başında da Müslüman Kardeşler hareketi gelir. Bu hareket düşünceleriyle, tebliğ ve davetiyle hemen hemen bütün İslam âlemini etkilemiştir. Örgütsel olarak da ortaya çıktığı ülkenin sınırlarını hayli aşarak birçok ülkede "Müslüman Kardeşler" adını veya farklı adları kullanarak teşkilatlanmayı başarmıştır. Bunların içinde ilan edilmiş olanlar bulunduğu gibi cemaat ya da hareket sıfatıyla ilan edilmemiş ama muhtelif sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla çalışmalarını sürdürenler de var.

Ankara'daki sempozyumun ikinci günündeki oturumların konuları da Müslüman Kardeşler'in mücadelesi, İslâm dünyasına etkileri, mevcut durumu ve bu harekete yöneltilen eleştiriler üzerine yoğunlaşıyordu.

Birinci oturumun konuşmacılarından Ömer Küçükağa, Müslüman Kardeşler'in toplum hayatında İslâm'ın yeniden inşası için yürüttüğü faaliyetler üzerinde durarak hem fert, hem aile, hem toplum hayatında ve hem de devlet nizamında İslâm'ın hâkim sistem olması için disiplinli ve düzenli bir çalışma yürüttüğüne dikkat çekti. İmam Hasan el-Benna'nın bu amaçla belli bir metot geliştirdiğini vurgulayarak, bu metodu uygulamadaki başarılarında Yüce Allah'ın kendisine verdiği özel kabiliyetlerin rolünden söz etti. Küçükağa tecdit kavramı üzerinde de durarak tecdidin dinde değil toplumda olacağına dikkat çekti. Müslüman Kardeşler'in mücadelesinde cihadın öneminden söz ederek, Hasan el-Benna'nın ilkeleri arasında "el-Cihadu sebiluna (cihad yolumuzdur)" yer aldığını ve cihadın hayatın tümünü kapsadığını hatırlattı.

Konuşmacılardan Kâzım Sağlam da Müslüman Kardeşler'in emperyalizmle mücadelesi üzerinde durarak bu harekete göre emperyalizmin sadece Batı emperyalizminden ibaret olmadığına dikkat çekti. Bu arada Seyyid Kutub'un kendini "hür dünya" olarak niteleyen Batı'nın hür insanları köleleştirdiği tespitini de hatırlatarak Müslüman Kardeşler'in Batı emperyalizmi karşısındaki duruşu hakkında da özlü bir bilgi verdi. Hasan el-Benna'nın toplumu inşa faaliyeti üzerinde durarak bugünkü Arap Baharında da bu faaliyetin önemli rolü olduğunu dile getirdi.

Konuşmacılardan Dr. Eşref Abdülgaffar, Müslüman Kardeşler'in fertten devlete doğru bir hedef belirlediğini ancak devletle kalmayıp cihanşümûl bir çağrı ortaya koyduğunu bu çağrısının da sınırları aşarak tüm İslâm âleminde etkisini gösterdiğini vurguladı. Abdülgaffar, bu çağrı doğrultusunda yerine göre kitaplarıyla, fikirleriyle, eserleriyle Müslüman toplumlara ulaşan Müslüman Kardeşler'in yerine göre de çağrısını ulaştırmak istediği topraklardaki İslâmî hareketlerle köprüler kurarak ortak çalışmalar yaptığına işaret etti.

Prof. Dr. Yasin Aktay da hilafetin kaldırılmasıyla Müslüman Kardeşler'in davetinin geniş bir alanda etkisini göstermesi arasındaki ilişki üzerinde durarak, bunda söz konusu cemaatin hilafetin kaldırılmasından sonra İslâm'ı yeniden hayata hâkim kılma ve Müslümanların ortak otoritelerini geri getirme amacıyla kurulmuş ilk cemaat olmasının büyük rolü olduğuna dikkat çekti. Aktay, hilafetin kaldırılmasının İslâm âlemi için bir travma olduğuna dikkat çekerek Müslüman Kardeşler'in siyasi kimliğinin ümmetin birliği üzerine oturtulduğunu belirtti. Aktay, İran'da devrimi hazırlayan bilinçlenmenin gelişmesinde de İhvan tesiri olduğunu, Seyyid Kutub'un fikirlerinin İran'a taşındığını ve oldukça etkili olduğunu söyledi.

Aslen Suriyeli olan ama bugün Fas'ta ikamet eden Mücahit Ömer el-Emiri de Müslüman Kardeşler'in Suriye'deki mücadelesi ve hâkim sistemin bu hareketi imha etmek için başvurduğu uygulamalar hakkında oldukça önemli ve özet bilgiler verdi.

Prof. Dr. Hacı Duran'ın cemaatin bugünkü durumu, karşı karşıya olduğu zorluklar ve dikkat etmesi gereken incelikler hakkında parmak bastığı hususlar da önemliydi.

İrtibatlı Yazılar:

  • Müslüman Kardeşler'i Konuşacağız