5 Mayıs 2012 Cumartesi, Yeni Akit
Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur: "Kendileriyle savaşılan (mü'minlere) zulmedilmeleri dolayısıyla (savaşa) izin verilmiştir. Şüphesiz Allah onlara yardım etmeye güç yetirir." (Hacc, 22/39) Bazıları zulme karşı direnen ve meşru haklarını almak için mücadele eden kitlelerin bu mücadelelerini anlamakta zorluk çekiyorlar. "Acaba bu işin arkasında birileri mi var? Zamanı mıydı? Durup dururken bu kalabalıkların meydanlara dökülmesi kimin işine yarıyor?" gibi sorular sorma ihtiyacı duyuyorlar. Oysa Kur'an-ı Kerim'i anlayarak okusalardı bunu anlamaları hiç de zor olmazdı. Çünkü Allah onlara kendileriyle savaşılması ve zulme uğratılmaları sebebiyle böyle bir hak tanımıştır. Onlar işte bu en meşru haklarını kullanıyorlar. Bugün Suriye'de katil Baas rejimine karşı insanî haklarını ve özgürlüklerini almak amacıyla meydanlara çıkan kalabalıklar da onlardandır.
Yüce Allah, küfür hâkimiyeti altında kalıp tevhid inancının gerektirdiği yaşayıştan zorla uzak tutulanları ikiye ayırır. Birinciler çıkış kapısı aramayıp kolayı seçenlerdir. Yüce Allah meleklerin onlara şöyle diyeceklerini bildirir: "Allah'ın yeri geniş değil miydi ki orada hicret etseydiniz?" (Nisa, 4/97) İkinci sınıf ise gerçekten çıkış kapısı bulamayanlardır. Onlar hakkında da şöyle buyurulur: "Ancak erkek, kadın ve çocuklardan çaresiz kalan ve bir yol bulamayan zavallılar (mustaz'aflar, ezilenler) müstesnadır." (Nisa, 4/98)
Bu ve benzeri birçok âyetten anladığımıza göre mazlumiyet insanı haklı kılar. Ama mazlumiyetin farklı halleri var. Bazıları ne seslerini duyurabilir, ne de çıkış kapısı bulabilirler. Bazıları çıkış kapısı bulur ve çıkarlar. Bazıları kolaylarına gelmediğinden bu imkânı kullanmayıp küfür toplumuna adapte olmayı tercih ederler. Bazıları seslerini duyurarak destek ararlar. Şartlar ve imkânlar bunu gerektirir; kuvvete başvurmak lehlerine değildir ve bunu yapmaları tavsiye edilmez. Bazıları ise bugün Filistin, Afganistan ve Suriye'de olduğu gibi kendileri için savaşa izin verilenlerle aynı konumdadırlar.
Suriye'de İslâmî anlayışlarından dolayı yıllardan beri haksızlığa uğratılanlar uzun bir süre seslerini duyurma çabası içinde idiler. Ama bu çabaları zulmü yumuşatmadı. Arap intifadasıyla birlikte meydanlara çıktılar. Bu mücadelelerinde de haklıdırlar ve hiç kimse onların meşru direnişlerini "fitne", katillerin vahşi saldırılarını, katliamlarını ve cinayetlerini "yasal" gösterme hakkına sahip değildir.