23 Şubat 2012 Perşembe, Yeni Akit
Yemen'de uzun süre zorlayan ve silahların halkın iradesine üstün gelebileceğini düşünen Ali Abdullah Salih sonunda koltuğu terk ederek tedavi için ülke dışına çıktı. Daha önce bir rokete hedef olan mekânda ağır yara almasına ve vücûdunda ciddi yanıklar oluşmasına rağmen yine tedavi için çıktığında makamını terk etmeme ısrarını sürdürüyordu. Olayları izleyenlerin çoğu Salih'in bu yaralanmadan sonra tekrar ülkesine dönmesinin çok zor olacağını düşünüyordu. Ama o tedaviden sonra tekrar ülkesine ve makamına döndü. Bu arada halkı vazgeçmeye zorlamak için silahları konuşturmaya devam etti. Ama daha sonra, ABD'ye tedaviye giderken bavulunu toplayarak ve başkanlık koltuğunu terk ederek yola çıktı. Hatta sonradan gönderdiği bir mesajla resmi kurumlardaki fotoğraflarının indirilmesini istedi.
21 Şubat Salı günü Salih sonrası geçiş dönemi için "uzlaşma başkanı" kabul edilen şahsın halkın onayına sunulması amacıyla bir referandum düzenlendi. Bu, bir başkanlık seçimi değildi. Çünkü, iktidarı elinde tutan kesimle muhalif güçler arasında bir isim üzerinde uzlaşma sağlanmıştı ve o ismin aynı zamanda halkın onayına sunulması böylece olayların yatışmasının sağlanması amacıyla oylama yapılıyordu.
Halkın oyuna sunulan kişi ise asker kökenli, bundan birkaç hafta önce de Başkan Ali Abdullah Salih tarafından kendisine mareşal rütbesi verilen Abdurabbih Mansur Hadi idi. Bu şahsın adı Türkçe haber kaynaklarının çoğunda Abdurabbu diye yazılıyor. Ancak bu yazılış hatalıdır. Doğrusu Abdurabbih'tir.
Bu kişi 23 Kasım 2011 tarihinden bu yana Ali Abdullah Salih'in sağlık sorunlarından dolayı fiili olarak başkanlık işini yürütemediği dönemlerde ona vekalet ediyordu. Diğer zamanlarda da yardımcısı sıfatıyla onun en yakınındaki isim olarak biliniyordu. Dolayısıyla onun başkanlığa getirilmesi doğal olarak zihinlerde "değişen ne?" sorusunun hâsıl olmasına sebep oldu.
Ancak hadiseye sadece "gitti Salih, geldi Hadi; ne değişti?" cihetinden bakmamak gerekir. Her şeyden önce "Hadi" bir uzlaşma başkanı. Yani artık olayların durulması ve geçiş merhalesinin başlaması için onun ismi üzerinde ittifak sağlanmıştır. Bu da Mısır'da diktatör Hüsni Mübarek'in yönetimi terk etmesi ve geçiş merhalesi için Yüksek Askeri Konsey'in yönetimi devralması ile başlayan süreç gibidir. Arap Baharının yaşandığı tüm ülkelerde bir geçiş merhalesi uygulanmıştır. Ama bu merhalede aktif olarak yönetimde görev alan ve ülkeyi yeni döneme hazırlayan kadrolar farklıdır. Kafa yapıları, sonlandırılan yönetimle başlatılacak yönetime yaklaşımları farklıdır. Ama hepsinin ortak yanları artık önceki dikta yönetimlerinin son bulduğunu ve halk iradesine saygılı yeni bir yönetim döneminin başlatılması gerektiğini kabul etmek zorunda olmalarıdır. Yemen'deki "uzlaşma başkanı" da öyledir. Yani bu kişi ülkede yönetimi devralan değil geçiş döneminin sorumluluğunu yüklenen kişidir. Yeni dönem ise Hadi'nin zihniyetine göre değil halk iradesine göre şekillenecektir. Ali Abdullah Salih diktatoryası artık kesin olarak son bulmuş ve artık yeni bir yönetim biçiminin oturtulması için çalışmalar başlamıştır.
Geçiş merhalesinde uzlaşma başkanının yetkileri sınırlandırılmıştır. Diktatör Salih gibi geniş yetkilere sahip, istediğini yaptırabilecek güç ve otoriteye sahip biri değildir. Bir başkan sıfatıyla belli yetkilere sahip olsa da istediğini yaptırabileceği alan, isteneni yapmak zorunda olacağı alana nispetle çok daha sınırlıdır. Bu hususu birkaç gün önce kendileriyle beraber olduğum Yemenli arkadaşlarımla da değerlendirmiştik ve aynı şeyleri söylemişlerdi. Dolayısıyla Ali Abdullah Salih'in en yakınında duran kişinin "uzlaşma başkanı" olarak onaylanması otoritenin aynı zihniyetin elinde kalması sadece ismin değişmesi anlamına gelmiyor. Sadece olayların sakinleşmesi ve yeniden yapılanmanın başlaması için böyle bir uzlaşmaya ihtiyaç duyulmuş durumda. Ancak Yemen'de değişim sürecinin önünde duran siyasi ve sosyal sorunların diğer ülkelere nispetle biraz daha fazla olduğunu da kabul etmek gerekir. Bununla birlikte değişimde en etkin durumda olan siyasi gücün İslâmî hareket olduğu da bir gerçektir.
24 Şubat 2012 Cuma, Yeni Akit
Yemen'de bazı kesimlerin boykot çağrılarına rağmen uzlaşma başkanının halkın onayına sunulması amacıyla gerçekleştirilen referandum tarzı seçimlere katılım tahmin edilenin üstünde gerçekleşti. Bağımsız kaynakların verdiği bilgilere göre en az yüzde altmış oranında bir katılım oldu. Seçimleri koordine eden organlara dayandırılan haberlerde ise oran yüzde seksene kadar çıkarılıyor. Normal şartlarda bile oy kullanma oranının çoğu zaman yüzde altmışın altında kaldığı bu gibi ülkelerde muhtelif çevrelerden boykot çağrıları gelmesine ve bazı bölgelerde katılımın engellenmesi için şiddete başvurulmasına dolayısıyla güvenlik ortamının tam sağlanamamasına rağmen yüzde altmışı aşan bir katılım uzlaşma formülüne halkın desteğini gösterir. Çünkü bu formülü reddeden kesimler tavırlarını sandık başına gidip red oyu kullanarak değil sandık başına gitmemekle göstermeyi tercih etmiş, taraftarlarından da böyle yapmalarını istemişlerdi.
21 Şubat tarihinde gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tek adayı olan Abdurabbih Mansur Hadi, 1 Mayıs 1945 tarihinde güney vilayetlerinden Ebyen'in Vedi' şehrinde dünyaya gelmiş. O zaman Güney Yemen, İngiliz işgali altındaydı. O yüzden Hadi de askeri eğitiminin önemli bir kısmını İngiliz okullarında tamamlamış.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Yemen'deki hâkimiyetinin son bulmasından sonra kuzeyde bağımsız bir devlet kurulurken güney İngiliz hâkimiyetine geçti ve bu işgal 1967'ye kadar sürdü. İki Yemen'in birleşmesi ise Nisan 1990'da imzalanan anlaşmayla gerçekleşti.
Geçiş dönemi başkanının dikkat çeken en önemli özelliklerinden biri güneyli olmasıdır. Çünkü 1990'daki birleşmeye rağmen devletin üst kademeleri çoğunlukla kuzeyden çıkan kadroların elinde oldu. Güneyliler aynı zamanda kendi taraflarının ihmal edilmesinden, ekonomik yönden mağdur edilmelerinden ve sosyal hizmetlerde kendilerine eşit muamele yapılmamasından şikâyetçi idiler.
Hadi'nin ikinci dikkat çeken özelliği ise güney kökenli olmasına, bu bölgede yetişmesine ve Güney Yemen ordusunun komutanları arasında yer almasına rağmen bu bölgeye hükmeden Sosyalist Parti'nin zihniyetinden uzak kalmış, kuzeyde hâkimiyeti elinde tutan Genel Halk Kongresi'ne destek vermiş, siyasi faaliyetlerini de bu partinin çatısı altında sürdürmüş olmasıdır. İki Yemen'in birleşmesinden dört yıl önce yani 1986'da da güneydeki çalkantılar sebebiyle kuzeye kaçan subaylar arasında yer almıştı. Ayrıca birleşme sonrasındaki geçiş döneminin ardından çıkan ihtilaf ve Sosyalist Parti'nin güneyi yeniden ayırmak istemesi sebebiyle 1994'te patlak veren iç savaşta da Ali Abdullah Salih'in tarafında durarak sosyalist kanada karşı savaştı.
Bu tutumundan dolayı Salih'in yanında hızlı bir yükseliş gerçekleştirdi ve onun çevresinde en çok güvendiği isimlerden biri olarak dikkat çekti. Aynı zamanda güney kökenliler içinde devlet kademesinde en yüksek makama çıkan kişi oldu. Cumhurbaşkanı Salih, makamını terk etmesinden bir süre önce de ona mareşal rütbesi verdi.
Dikkat çeken önemli bir özelliği de farklı kesimlerin üzerinde anlaşabileceği bir isim olmasıdır. Geçiş dönemi için uzlaşma başkanı adaylığının kabul edilmesinde ittifak sağlanabilmesi de bu özelliğinden dolayıdır. Ancak bu özelliği şimdiye kadar sürekli Ali Abdullah Salih cephesinde yer almış olduğu gerçeğinin görmezlikten gelinmesini de gerektirmez. Muhalif cephenin onun üzerinde bir uzlaşma formülüne razı olması devlet mekanizmasında artık gücü ele geçirmiş olduğuna ve Salih'i bundan el çekmeye zorladığına inandığı içindir. Salih de en azından geçiş merhalesinde kendisinin hesaba çekilmesine karşı Hadi'nin bir engel teşkil edeceğine inanmaktadır.
Abdurabbih Mansur Hadi'nin geçiş dönemi başkanlığı iki yıl sürecek. Bu süre içinde yeni yapının oturtulması için çalışmalar yürütülecek. Sonra normal başkanlık seçimleri gerçekleştirilerek yeni başkan belirlenecek.
25 Şubat 2012 Cumartesi, Yeni Akit
Yemen'de geçiş dönemi için uzlaşma başkanının halk tarafından da kabul edildiği seçimlerle kesinleşti. Çünkü özellikle güney vilayetlerinin birçoğunda ve bazı kuzey bölgelerinde sandıklara silahlı baskınlar düzenlenmesine, oy kullanımının engellenmesi çabalarına, bu amaçla gerçekleştirilen saldırılarda ölümler olmasına rağmen katılımın yüzde altmışın üstünde gerçekleştiği bağımsız gözlemcilerce de teyit edildi. Sandıklardan çıkan sonuçlar, bir önceki yazımızda dile getirdiğimiz üzere katılımın genellikle onay amaçlı olduğunu gösterdi. Çünkü reddedenler tavırlarını sandığa gitmemek ve gidilmesini engellemek suretiyle ortaya koyma kararı almışlardı.
Geçiş dönemi başkanı Abdurabbih Mansur Hadi'nin önümüzdeki hafta mecliste yemin edeceği sonra da görev devri töreni düzenleneceği ve görevi başkanlık ofisinde bizzat eski başkan Ali Abdullah Salih'ten devralacağı bildirildi. Salih'in siyasi partisi Genel Halk Kongresi tarafından yapılan açıklamada eski başkanın tedavi için gittiği ABD'den iki gün sonra döneceği ve başkanlığı halefine devretme işlemini resmî prosedür çerçevesinde bizzat kendisinin gerçekleştireceği belirtildi. Böyle bir devir teslim işlemi de Arap Baharı hadiselerinin yaşandığı ülkelerde ilk kez düzenlenecek. Keşke Suriye'deki Baas diktası da en azından kararlı bir kitlesel iradenin silahlardan güçlü olduğunu anlayarak bu iradeye artık saygı duyup silahları sustursa! Ama tanklarla roketlerle katliamları ısrarla sürdürmesi bunu anlama niyetinde olmadığını gösteriyor.
Diğer ülkelerde olduğu gibi Yemen'de de en zor dönem yeniden yapılanmanın gerçekleştirileceği geçiş dönemi olacaktır.
Sorunların başında ise eski yönetimlerin bıraktığı kötü miras geliyor. Dikta rejimleri ülkelerini iyi yönetmedikleri için arkalarından gelenlere de iyi bir miras bırakmıyorlar. Ülke kaynaklarını yolsuzluklarla, usûlsüz harcamalarla israf ettiklerinden geriye iyi bir ekonomi bırakmadılar. Ayrıca zulme başkaldıran halka karşı silahın üstün gelebileceğini düşünmelerinden dolayı uzun süre direnmeleri de ülke ekonomisinin ciddi şekilde yıpranmasına, sarsıntı geçirmesine sebep oldu. Eski yönetimler aynı zamanda gözü dönmüş bir şekilde gerçekleştirdikleri saldırılarda etrafa dağıttıkları çöpleri de geride bırakarak gidiyorlar.
Her ne kadar yönetim değişse de onun oluşturduğu bir kadro var ve bu kadronun toptan değiştirilmesi imkânı yok. Özellikle geçiş merhalesinde halkın güvenliğini sağlamak, yasaları uygulamak ve halka hizmet götürmek için görevlendirilmiş elemanlar aynen yerlerinde kalacak. Bunların başlarındaki yönetici kadro belki belli bir süreç içinde değişebilir ama fiili hizmeti yürütenler yerlerinde duracak. Onların da önemli bir kısmı rüşvet ve yolsuzluğa alıştırılmış elemanlardan oluşuyor. Bunun önüne geçilebilmesi için iyi bir denetim düzeninin hâkim kılınması gerekecek ki onun da bir anda gerçekleştirilmesi mümkün değil.
Yemen diktatörü ulusal ordunun yanı sıra kendine samimiyetle bağlı olduğunu düşündüğü bir Cumhuriyet Muhafaza Ordusu kurmuştu. Ulusal ordudaki asker ve subayların çoğu muhalif tarafa geçerken diktatör, direnişi bastırmak için en çok bu özel birliklerinden yararlandı. Bu birlikler dağıtılmadı ve ileride eski başkanın devlet bünyesindeki kadrolarının yerlerini sağlama almak amacıyla provokatif faaliyetlere girişmeleri ihtimali tümüyle ortadan kaldırılmış değil.
Ne yazık ki eski yönetimin birleşme sonrasında Güney halkına vefakâr davranmamasından dolayı ortaya çıkan toplumsal sorunlar istismara açık hale geldi ve şimdi bölgede ayrılıkçı gruplar ortaya çıktı. Bu gruplar uzlaşma başkanı seçimlerini de protesto etmiş ve sandıklara saldırılar düzenlemişlerdi. O yüzden onların etkin olduğu bölgelerde katılım düşük oldu. Bu grupların ileride silahlı eylemlere başvurması ihtimali var.
Özellikle Suudi Arabistan sınırına yakın bölgelerde örgütlenen Husiler de silahları bırakmış değiller. Dolayısıyla onların etkin olduğu bölgelerde çatışmaların devam edebileceği tahmin ediliyor. Husiler de uzlaşma başkanı seçimlerini protesto etmişlerdi.
Genel anlamda ise halkın ümitli olduğunu, dikta rejiminin devrilmesine ve geçiş döneminin başlatılmasına olumlu yaklaştığını, yeni yapılanma merhalesinde İslâmî hareketin aktif konumda olduğunu söyleyebiliriz.