24 Kasım 2011 Perşembe, Yeni Akit
Mısır'da Cemal Abdünnasır darbesiyle başlayan dönem silahın gücüne dayanan, muhalif partilerin varlığına sadece vitrini süslemeleri için imkân tanınan gerçekte tek parti hâkimiyetine dayalı bir dikta dönemiydi. Halk ayaklanması işte bu diktaya son verdi. Bu yönüyle bir halk devrimi olduğu inkâr edilemez. Fakat yerine henüz istikrarlı bir yönetim düzeni oturtulmuş değil. Şimdilik askerî konsey kontrolünde geçici yönetim var.
Geçici askerî yönetimden halkın onayladığı sivil yönetime geçilmesi için yeni anayasaya ve dürüst seçimlere ihtiyaç var. Sivil parlamento oluşturulması için seçim yapılması kararlaştırılmıştı. Bu seçimler önümüzdeki Pazartesi günü yani 28 Kasım'da gerçekleştirilecek. Bu arada bir anayasa ön taslağı hazırlandı.
Hazırlanan taslakta askeri mekanizmaya geniş yetkiler tanınması artık totaliter anlayışa dayalı yönetimden kesin bir şekilde kurtulmak isteyen halkı ciddi şekilde rahatsız etti. Çünkü bu halk diktadan cuntaya geçilmesini istemiyor. İtirazını dile getirmek için tekrar meydanlara döküldü. Gösterinin amacı tamamen sivil tepkiden ve anayasa taslağına itirazdan ibaretti. Gösteri ülkedeki tüm siyasi hareketlerin ortak organizasyonuyla düzenlendi. Organizasyonda siyasi partilerin yanı sıra henüz herhangi bir partiyle siyaset sahnesine çıkmamış cemaatler ve gruplar da vardı. Yani bir bakıma sivil tabanın tüm kanatlarını temsil eden bir koordinasyonla düzenleniyordu.
Gerek önemli bir sorumluluğu üstlenmiş geçici yönetimin, gerekse onun emrindeki güvenlik organlarının artık Hüsnü Mübarek dönemindeki anlayışı terk etmiş olmaları ve halk tabanından yahut siyasi muhalefetten gelebilecek itirazları, tepkileri içlerine sindirebilmeleri lâzımdı. Ama ne yazık ki henüz sivil muhalefeti içe sindirmeyi ve kabullenmeyi sağlayabilecek psikolojik dönüşümü kendi iç dünyalarında gerçekleştiremedikleri görüldü.
Bizim tahmin ettiğimiz kadarıyla yeni anayasa taslağında, ülkelerinde artık tam bir sivilleşme ve siyasal özgürlükler çemberinin genişletilmesini isteyen halkın tepkisini çeken maddelere yer verilmesinde emperyalist güçlerin dayatmalarının birinci etken olması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü bu güçlerin Mısır'daki siyasi dönüşümün, sivilleşmenin ve yeniden yapılanmanın gerek kendilerinin bölgeyle ilgili hesapları ve gerekse onların bir ileri karakolu rolü oynayan siyonist işgal devletinin geleceği açısından risk oluşturduğu endişesi taşıdıkları açıktır.
Değişim sürecine rağmen bugün hâlâ Gazze'ye uygulanan ambargonun devam etmesinde Mısır birinci derecede rol oynamaktadır. Ambargonun son bulmasında veya etkisiz hale gelmesinde cunta sonrası siyasi yapılanma belirleyici olacaktır.
Bütün bu sebeplerden dolayı emperyalizm Mısır'da sivil yapılanma merhalesinde, dizginlerin tamamen kontrolden çıkmaması için cunta temelli bir siper oluşturmayı planlıyor. Anayasa ön taslağında orduya geniş yetki verilmesinin amacı bu olabilir. Mevcut geçici yönetim buna çok istekli olmasa da perde arkasından bir baskıya maruz kalması kuvvetle muhtemeldir. Silahlı Kuvvetler Yüksek Komitesi adına yapılan açıklamalar ve olaylar sonrasında sergilenen tutum da bu konuda bazı ipuçları veriyor.
Fakat bugün emperyalizmin yönlendirmesine açık kadrolar önünde özgürlükte ısrarlı ve korku duvarlarını aşmış bir halk var. Bu halka dayatma yapmak artık dikta rejimi dönemindeki kadar kolay değil.
Geçici yönetim tepkilere karşı şiddete başvurmakla büyük bir hata yaptı. Şimdi halkla uzlaşmaya açık askerî konsey imajının yerini baskıcı, işbirlikçi konsey imajı aldı ve bir an önce çekilmesi isteniyor.
Askerî konseyin seçimlerin ardından önümüzdeki Temmuz'da yönetimi sivil kadroya tamamen teslim etmeyi kabul etmesine, konsey başkanı Mareşal Muhammed Hüseyin Tantavi'nin kendilerinin geçici meclisin uzun süre yönetimde kalmasını arzulamadıklarını, en kısa zamanda sivil yönetime geçilmesini istediklerini söylemesine rağmen göstericilerin konseyin taahhütlerine itibar etmemesi ve derhal çekilmesini istemesi de söz konusu imaj değişikliğinden kaynaklanıyor.
Olaylara rağmen seçimlerin belirlenen tarihte gerçekleştirileceği açıklandı. Seçim öncesi siyasi manzara ile ilgili tespit ve kanaatlerimize de inşallah müteakip yazımızda yer vereceğiz.
25 Kasım 2011 Cuma, Yeni Akit
Filistin'de dahili ihtilafın aşılıp ittifak sağlanması çabalarının önemli bir noktaya geldiği ve Hamas Siyasi Birimi Başkanı Halid Meşal ile Fetih lideri Mahmud Abbas'ın Kahire'de buluşmaya hazırlandıkları sırada Mısır'da yine ortalığın karışması hem söz konusu girişimi hem de ülkedeki seçim çalışmalarını gölgede bıraktı. Geçici askeri yönetimin yine de seçimleri belirlenen tarihte geçekleştirme konusunda ısrarlı olduğu görülüyor. Bu durumda eğer herhangi bir aksama olmazsa Mısır halkının 28 Kasım Pazartesi günü sandık başına gitmesi bekleniyor.
Öte yandan ülkede seçim öncesinde yaşanan olaylar ve gerginlikler yüzünden siyasi çevrede de bir gerginlik yaşandığı görünüyor. Bazı partiler olaylar sebebiyle seçim çalışmalarını durdurdular. Ülkede geçici yönetimi oluşturan Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi'nin geri adım atması ve Tahrir Meydanı'ndaki gösterilere karşı şiddete başvurulmasından dolayı özür dilemesi neticesinde olaylarda bir sâkinleşme sağlanmış olsa da seçimlerin güven verici olmasını sağlayacak kadar zemin oluşup oluşmadığı konusunda tereddütler sürüyor. O yüzden siyasi partilerden bazıları boykotu tercih ederek seçime gitmeyebilir ve çıkacak sonuçları da kendi açılarından geçersiz saydıkları yönünde açıklamalar yapabilirler. Biz yine de bu ülkedeki siyasi çevrenin kabataslak bir haritasını okuyucularımızın önüne koymakta yarar görüyoruz.
Hüsni Mübarek döneminde ülkede saltanatı elinde tutan tek siyasi parti onun başkanlığındaki Milli Demokratik Parti'ydi. Seçimler sadece bir göz boyamadan ve diktayı temsil eden partinin iktidarını halka onaylatmaktan ibaretti. Yani halk seçmek için değil kendisi için seçileni onaylamak için sandık başına gidiyordu. Ama yine de adına seçim deniyordu. Muhalif partiler ise sadece vitrin süsü ve sistemin "demokratik" olduğu iddiasının gerekçesi olarak kullanılıyordu.
2011'de halk devrimi gerçekleşmesinden ve diktanın devrilmesinden sonra çok sayıda siyasi parti ortaya çıktı. Bunların bazıları halk devrimi öncesinde de vardı. Ama çoğunluğu devrim sonrası ortaya çıktı.
Bu çok sayıda partiyi birkaç kategoride toplamak mümkündür.
Birinci kategoriye girenler İslâmi kimlik ve duyarlılık sahipleri tarafından kurulmuş, programlarını bu kimliğe göre şekillendirmiş dolayısıyla "İslâmcı" olarak nitelendirilen partilerdir.
İkinci kategoriye girenler liberal partilerdir. Bunları kendi içinde muhafazakâr, orta sağ ve Batı eğilimli olarak gruplandırabiliriz.
Üçüncü kategoriye girenler Arap milliyetçisi partilerdir. Aslında Arap milliyetçiliğinin farklı kategorilere giren tüm siyasi partilerin asgari müştereklerinden biri olduğunu söylemek mümkündür. Fakat özellikle bu kategoriye dâhil edilenler Arap milliyetçiliğini bir ideolojik çizgi olarak benimsemiş, programlarını da bu çizgiye göre şekillendirmiş siyasi partilerdir.
Dördüncü kategoriye girenler Nasırcı partilerdir. Mısır'ı uzun yıllar demir yumrukla yönettiği bilinen Cemal Abdünnasır'ın farklı bir yönü Arap toplumlarına hitap eden bir ideoloji geliştirmiş olmasıydı. Onun bu ideolojisini tüm Arap coğrafyasına yayma çabaları yönetimi sürdürdüğü dönemde bayağı etkili oldu ve hemen hemen bütün Arap ülkelerinde Nasırcı hareketler ortaya çıktı. Bunlardan bazıları partileşti. Bugün bu hareketler her ne kadar marjinalleşmiş, kitlesel desteği büyük ölçüde kaybetmiş olsa da varlığını sürdürüyor. En güçlü olduğu yer de ana vatanı Mısır'dır. Nasırcılık, sosyalizmi ve Arap milliyetçiliğini temel alan bir siyasi ideolojidir.
Beşinci kategoriye girenleri ise sol partiler olarak adlandırabiliriz. Fakat sol partilerin tümü ortak siyasi çizgide birleşmez. Kendi içlerinde gruplandırmak gerekir. Birinci gruba girenler sosyalist veya komünist çizgiye kaymayan, Arap milliyetçiliğini önemseyen orta sol partilerdir. İkinci gruba girenler sosyalist çizgide olanlar, üçüncü gruba girenler ise komünist partilerdir.
Dediğimiz gibi bu gruplandırmada her bir kategoride birden fazla siyasi parti bulunuyor. En çok öne çıkan ve en geniş kitlesel tabana sahip olanlar İslâmcı partiler, en fazla sayıda parti tarafından temsil edilen kesim ise liberal kesimdir. Müteakip yazımızda her bir kategoriden öne çıkan bazı partiler hakkında özet bilgiler vereceğiz inşallah.
26 Kasım 2011 Cumartesi, Yeni Akit
Bir önceki yazımızda da dile getirdiğimiz üzere devrim sonrasında kuruluşunu tamamlayanlarla birlikte Mısır'da çok sayıda siyasi parti ortaya çıktı. Ayrıca kuruluş aşamasında olan ve henüz seçimlere girme hakkı elde edememiş birçok parti bulunuyor. Bunlara herhangi bir partiyle ilgisi olmayan cemaatleri ve sivil oluşumları eklersek siyasi alanda çok farklı akımların temsil edildiği bir manzara karşımıza çıkar. Bir yazıda bunların tümünün isim listesini vermek istesek bile uzun bir yazı önünüze koymamız gerekir. Seçimle ilgili durum değerlendirmesi açısından isim listesinin de fazla bir faydası olmayacaktır. O yüzden sadece farklı ideolojik kategorilerden öne çıkan bazı partiler hakkında özet bilgiler vermeyi yararlı buluyoruz.
İlk sıralamaya İslâmî oluşumları temsil eden siyasi partileri koymak gerekir. Onların başında da Müslüman Kardeşler cemaatini temsil eden Özgürlük ve Adalet Partisi (Hizbu'l-Hurriye ve'l-Adale) yer alıyor. Müslüman Kardeşler'in siyasi düşüncelerinden neşet eden ve yine bu cemaat içinde yetişmiş şahsiyetlerin öncülüğünde kurulan daha başka siyasi partiler de var. Fakat cemaatin genel mürşidi Muhammed Bedi' cemaati temsilen Özgürlük ve Adalet Partisi'ni kurduklarını dile getirmişti. Hüsni Mübarek diktasına karşı devrimin gerçekleştirilmesinden çok kısa bir süre sonra, 21 Şubat 2011 tarihinde kuruluşunu gerçekleştiren partinin genel başkanı cemaatin İrşad Meclisi üyesi Muhammed Mursi'dir. Seçimlerin sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilmesi durumunda bu partinin birinci sırayı almasının kuvvetli ihtimal olduğu düşünülüyor. Ancak parti geçiş merhalesinde hem yükü başka siyasi partilerle paylaşmak, hem de uluslararası platformda aşırı ilginin hedefi olmamak amacıyla tüm bölgelerde seçime girmemeyi tercih ediyor. Parti hakkında ayrıntılı bilgi verebilmek için müstakil bir yazı yazmak faydalı olacaktır.
İslamcı gruba giren ayrıca Vasat, Nur, Fazilet, Asalet, Islah ve Diriliş, Yapı ve Kalkınma gibi muhtelif siyasi partiler bulunuyor.
Liberal gruba giren partilerin başında Yarın Partisi'ni (Hizbu'l-Ğad) zikretmek gerekir. 2004 yılında Eymen Nur tarafından kuruldu. Daha çok Hüsni Mübarek diktasına karşı 2005'te başlatılan el-Kifaye (Yeter) hareketiyle öne çıktı. Halk direnişi faaliyetlerinde etkili olduğu için bayağı bir taraf kitlesi topladığı tahmin ediliyor. Seçimlerde de Adalet ve Özgürlük Partisi'nden sonra ikinci sırada yer alması ihtimali kuvvetli.
Bu kategoriye giren ayrıca Özgürlük, Özgür Mısırlılar, Adalet, Vefd, Yeni Vefd, Yeşiller, Diriliş, Mısır 2000, Mısır Gençliği, Demokratik Barış, Özgür Cumhuriyet, Demokratik Cephe başta olmak üzere çok sayıda siyasi parti bulunuyor.
Nasırcı hareketi temsil eden iki önemli siyasi parti var. Birincisi 1992'den bu yana siyaset sahnesinde yer alan Nasırcı Demokratik Arap Partisi (el-Hizbu'l-Arabiyyu'd-Dimukratiyyu'n-Nasırî) diğeri de halk devriminden sonra kuruluşunu gerçekleştiren Onur Partisi (Hizbu'l-Kerame)'dir. Bunlardan birincisi kendini ülkedeki Nasırcı hareketin resmî siyasi cephesi olarak görüyor. Genel başkanı Ziyauddin Davud'dur. İkincisi ise hareketten kopmamakla birlikte resmi siyasi teşkilattan ayrılanların kurduğu parti olarak görülüyor. Nasırcı partileri aynı zamanda Arap milliyetçisi partiler listesine koyabiliriz. Çünkü Nasırcı hareket Arap milliyetçiliğini de bir temel kabul ediyor.
Orta sol partilerden Millet Partisi'nden (Hizbu'l-Umme) söz etmekte yarar görüyorum. Siyasi yapılanmada demokrasiyi, iktisadi yapılanmada sosyalizmi savunan bu parti hukuk alanında da İslâm şeriatının kaynak alınması gerektiğini söylüyor. Bununla birlikte İsrail'le barış çabalarını da destekliyor. Demokrasiyle uzlaşmayan otoriter sosyalizme karşı çıkıyor.
Sosyalist Halkçı Uzlaşma Partisi, Mısır Demokratik Toplum Partisi, Demokratik İşçiler Partisi, Ulusal Uzlaşma Partisi, Ulusal Kalkınmacı Birlik Partisi başta olmak üzere solcu ve sosyalist kategoriye giren daha birçok siyasi parti bulunuyor. Komünist Parti ise henüz kuruluş aşamasında.
Ayrıca burada ismini vermediğimiz daha birçok siyasi parti var. Ancak seçimlerde öne çıkan belli partilerin parlamentoda sandalyeleri paylaşacağı birçok partinin sadece dernek düzeyinde kalacağı tahmin ediliyor.