Mısır

Resmi adı: Mısır Arap Cumhuriyeti

Başkenti: Kahire (Nüfusu: 16 milyon)

Diğer önemli şehirleri: İskenderiye, İsmailiyye, Asyut, Cize, Port Said, Minye, Asvan, Süveyş, Tanta, Dimyat.

Yüzölçümü: 998.774 km2

Nüfusu: 57 milyon (1993 tahmini). Nüfusun % 45'i şehirlerde yaşamaktadır. Ortalama ömür 60 yıldır. Çocuk ölümlerinin oranı binde 72'dir. Nüfusun % 40'ını 14 yaşın altındakiler oluşturmaktadır.

Km2 başına düşen insan sayısı: 57

Nüfus artış hızı: % 2.7

Etnik yapı: Mısır halkının yaklaşık % 91'ini Araplar oluşturmaktadır. Arapların % 91.5'i Müslüman, kalanı hıristiyandır. İkinci önemli etnik unsur nüfusun % 7'sini oluşturan kıptilerdir. Kıptilerin tamamı hıristiyandır. Kıptilerin kendilerine özel bir dilleri vardır. Ancak bugün artık Kıptice konuşan kalmamıştır ve Kıptiler de Arapça konuşmaktadırlar. Kalan nüfusu Avrupalı hıristiyan etnik unsurlarla, Nubiyalı, Beja, Arnavut, Berberi gibi değişik kökenlerden gelen Müslüman etnik unsurlar oluşturmaktadır.

Dil: Resmi dili Arapça'dır. Halkın tamamına yakını Arapça konuşur. Bazı küçük etnik unsurlar kendi aralarında mahalli dillerini konuşurlar.

Din: Resmi din İslâm'dır. Halkın % 91'i Müslümandır. Kalan nüfusu kıpti kökenli ortodoks hıristiyanlar (kıptiler diğer ortodokslardan farklı bir inanca sahiptirler), Rum kökenli ortodokslar, Arap kökenli Maruni hıristiyanlar ve çeşitli Avrupa ülkelerinden Mısır'a yerleşmiş olan katolik ve protestan hıristiyanlar oluşturmaktadır. Müslümanların tamamına yakını sünni çoğunluğu Şafii, önemli bir kısmı da hanefidir.

Coğrafi durumu: Kuzeydoğu Afrika ülkelerinden olan Mısır, kuzeyden Akdeniz, doğudan Kızıldeniz ve Filistin, güneyden Sudan, batıdan Libya ile çevrilidir. En yüksek yeri Sina yarımadasında bulunan Katerina Dağı (2637 m.)'dır. En önemli akarsuyu Nil nehridir. Topraklarının sadece % 4'ü tarım alanı kalanı çöldür. Tarıma elverişli toprakların önemli bir kısmı Nil vadisinde bulunmaktadır. Akdeniz kıyısında ve Nil'in Akdeniz'e döküldüğü noktada bulunan başkent Kahire'de yıllık sıcaklık ortalaması 21.9 derece, yıllık yağış ortalaması 42 mm.'dir. Yine Akdeniz kıyısında ve Sina Yarımadası'yla asıl Mısır topraklarının birleşme noktasında bulunan Port Said'de bu oran 21.2 derece/173 mm.'dir.

Yönetim şekli: Mısır görünüşte çok partili demokratik bir sistemle yönetilmektedir. Ülke 11 Eylül 1971'de yürürlüğe konan anayasayla yönetilmektedir. En üst yönetici olan cumhurbaşkanı geniş yetkilere sahiptir. Cumhurbaşkanı genel seçimle belirlenir. Ancak 1952 darbesinden sonra gerçekleştirilen bütün cumhurbaşkanlığı seçimleri tek adaylı olmuş ve o tek aday da oyların hep % 90'dan fazlasını almışlardır. Başbakan cumhurbaşkanı tarafından tayin edilir. Yasama yetkisi 454 üyeli ve üyeleri genel seçimle belirlenen parlamentodadır. Ancak seçimler açık oy, gizli sayım usulüyle yapıldığından halkın büyük bir çoğunluğu mevcut sisteme karşı olduğu halde iktidar partisi her seçimde oyların % 90'dan fazlasını almaktadır. Muhalefet partileri adil ve dürüst olmadığı gerekçesiyle 1991'de gerçekleştirilen en son genel seçimleri boykot ettiler. Mısır'da evlilik, boşama gibi özel haller hakkında İslâm hükümleri, ticarette, cezalandırmada ve idari mekanizmada ise Avrupa'dan ithal edilmiş kanunlar uygulanır. Yani karma bir hukuk sistemi hâkimdir. Mısır, BM, İKÖ (İslâm Konferansı Örgütü), Arap Devletleri Birliği, Afrika Birliği Örgütü, IMF (Uluslararası Para Fonu), İslâm Kalkınma Bankası gibi uluslararası örgütlere üyedir.

Siyasi partiler: Mısır'daki siyasi partilerin başta gelenleri şunlardır: â Milli Demokratik Parti: Mısır'da hâlen iktidarı elinde tutan partidir. Batı yanlısı ve laik bir anlayışa sahip olan bu parti aynı zamanda cumhurbaşkanı Hüsni Mübarek'in partisi olarak bilinmektedir. Çalışma (Amel) Partisi: Daha önce sosyalist çizgide olan bu parti bugün İslâmi bir çizgiyi benimsemiş bulunuyor. Partinin bu çizgiyi benimsemesinde en önemli etken Müslüman Kardeşler'in bu partiyle ilişki içine girmesi ve genel başkan İbrahim Şükri'nin bu ilişkiden sonra İslâmi anlayışı bütünüyle kabul etmesi oldu. Çalışma Partisi'nin İslâmi çizgiyi benimsemesinden sonra sosyalist anlayışa bağlı kalmakta ısrar edenler partiden ayrıldılar. Partinin Müslüman Kardeşler'le ilişkisi hâlen devam ediyor. Partinin çıkardığı eş-Şa'b adlı gazetede Müslüman Kardeşler mensubu birçok yazar da yazı yazıyor. Yeni Vefd Partisi: Yaşlı siyasetçi Fuad Siracuddin'in liderliğindeki bu parti batıcı, liberal ve laik bir anlayışı savunmaktadır. Ahrar (Özgürler) Partisi: Mustafa Kâmil Murad'ın liderliğindeki Ahrar Partisi de Arap milliyetçiliğini ve batıcı, laik anlayışı savunur.

İdari bölünüş: 26 ile ayrılır.

Tarihi: Mısır, Hz. Ömer (r.a.) döneminde Amr bin As (r.a.) komutasında İslâm ordusu tarafından 639 - 642 yılları arasında fethedilmiştir. Bu tarihten sonra Mısır, 868 yılına kadar hilafete bağlı valiler tarafından yönetildi. 868'de Mısır'ın yönetimi Türk asıllı Tolunlular'ın eline geçti. Tolunlular'ın yönetimi 905'e kadar sürdü. Bu tarihten sonra yine yeniden hilafeti temsil eden Abbasilerin eline geçti ve 934'e kadar onların yönetiminde kaldı. 934'te Mısır'da İhşidiler adında ikinci bir Türk hanedanlığı kuruldu. İhşidiler'in yönetimi 969'a kadar sürdü. Bu tarihte Mısır'a daha önce merkezleri Tunus'ta bulunan Fatımiler hâkim oldular ve 973'te de merkezlerini Kahire'ye taşıdılar. (Fatımiler hakkında ayrıca Tunus tarihine bkz.) Fatımiler her tarafta kendi inançlarını yaymak için çeşitli baskı yollarına başvuruyorlardı. Fatımilerin Mısır'daki saltanatları 1171'e kadar sürdü. Bu tarihte Mısır, Salahuddin Eyyubi'nin kurmuş olduğu Eyyubiler devletinin hâkimiyetine geçti. Eyyubiler de Mısır'a 1250'ye kadar hükmettiler. Bu tarihten sonra Mısır'a Memlükler hükmetmeye başladılar. Memlükler Bağdat'ın Moğollar tarafından işgal edilmesinden sonra Abbasi hilafetinin Kahire'de varlığını sürdürmesine imkân sağladılar. (Bu konuda Irak tarihine bkz.) Memlüklerin saltanatı 1517'de Mısır'ın Osmanlılar tarafından fethedilmesine kadar sürdü. Mısır, Osmanlılar tarafından fethedildiğinde hilafet de Osmanlı Devleti'ne geçti. Bu tarihten sonra Mısır Osmanlı Devleti'ne yani hilafete bağlı bir vali tarafından yönetilmeye başladı. Ancak 1805'te Mısır valisi olan Kavalalı Mehmed Ali Paşa hilafete baş kaldırarak Mısır'da yarı bağımsız bir yönetim oluşturdu. Mehmet Ali Paşa'dan sonra da onun ailesinden gelen şahıslar vali sıfatıyla ancak Babı Ali'den kopuk bir şekilde Mısır'ı yönetmeye devam ettiler. Bu valilerin ülkeyi yönettikleri dönemlerde İngilizler de çeşitli yollardan Mısır'a girmiş, Mısır'da hükümet üzerinde söz sahibi olmaya başlamışlardı. 1914'te de tamamen İngilizler tarafından işgal edildi. İngilizlerin doğrudan işgalleri 1922'ye kadar sürdü. 15 Mart 1922'de ülkeye resmi olarak bağımsızlık verildi. Ancak yönetim yine büyük ölçüde İngilizlerin direktifleri doğrultusunda hareket ediyordu. Bağımsızlık sonrasında I. Fuad, Mısır krallığına getirildi. 1936'da onun ölmesi üzerine oğlu Faruk krallığa geçti. Kral Faruk'un yönetimine 26 Temmuz 1952'de gerçekleştirilen askeri darbeyle son verildi. Darbeden sonra Tümgeneral Muhammed Necib devlet başkanı oldu. Ancak iki yıl sonra 25 Şubat 1954'te Cemal Abdünnasır yönetime el koyarak Necib'i görevden uzaklaştırdı. Abdünnasır dönemi tam bir dikta ve zulüm dönemidir. Abdulkadir Udeh ve Seyyid Kutb başta olmak üzere çok sayıda Müslüman ilim adamı ve düşünür onun zamanında idam edilmiştir. Abdünnasır zulmünden en çok nasip alanlar Müslüman Kardeşler cemaatinin mensupları olmuştur. Bu cemaatten pek çok kimse hapse atıldı ve çoğunluğu ancak Abdünnasır'ın ölümünden sonra hapisten çıkabildi. Abdünnasır sosyalist anlayışa dayalı bir Arap milliyetçiliğini savunmuştur. Onun fikirleri pek çok Arap ülkesine Nasırcılık adıyla yayılmıştır. Abdünnasır döneminde Mısır iki ayrı savaşa girdi ve ikisinden de ağır yenilgiyle çıktı. Bunlardan birincisi 1956 Süveyş savaşıdır. Bu savaş Mısır yönetiminin Süveyş kanalını millileştirme kararı alması üzerine çıktı. Bu karar üzerine İsrail, 1956 Ekim'inde İngiltere ve Fransa ile anlaşarak Mısır'a saldırdı. İsrail'i böyle bir saldırıya teşvik edenler daha önce Süveyş kanalını istedikleri gibi kullanan Fransa ve İngiltere'ydi. İngiltere ve Fransa'yla ortak hareket eden İsrail bu saldırıda Gazze bölgesiyle Sina yarımadasını işgal etti. Ancak birtakım diplomatik sebeplerden dolayı 7 Mart 1957 tarihinde işgal ettiği bu topraklardan çekildi. İkinci savaş da 1967 Arap - İsrail savaşıdır. Arap - İsrail savaşlarının en geniş çaplısı Altı Gün Savaşı diye de anılan 1967 Haziran savaşıdır. Bu savaş İsrail'in 5 Haziran 1967 sabahı Mısır'a saldırmasıyla başladı. İsrail uçakları önce Akdeniz üzerinden Mısır'ın batı tarafındaki hava alanlarını bombalayarak üç saate yakın bir süre içinde 300 kadar Mısır askeri uçağını yerde imha ettiler. İsrail uçaklarının bu saldırı esnasında Akdeniz'deki Amerikan filosundan ikmal yaptıkları ileri sürülmüştür. İsrail hemen ardından Gazze bölgesine ve Sina yarımadasına doğru karadan ve havadan saldırıya geçti. Mısır askerleri bu saldırı karşısında ciddi bir direniş göstermeden Gazze'yi ve Sina'yı İsrail'e teslim ettiler. Bu olayda zamanın Mısır devlet başkanı Cemal Abdünnasır'ın bir ihanetinin de söz konusu olduğu ileri sürülmektedir. Mısır, Sina yarımadasını ancak 1978'de imzalanan Camp David anlaşmasıyla geri alabilmiştir. Abdünnasır'ın 28 Eylül 1970'de ölmesinden sonra cumhurbaşkanlığına Muhammed Enver Sâdât geçti. Enver Sâdât başlangıçta biraz yumuşak bir politika izledi. Abdünnasır'ın siyasi düşüncelerinden dolayı hapse atmış olduğu kişileri serbest bıraktı. Ancak daha sonra o da zulme ve şiddete başvurdu. Mısır'ın İsrail'i resmen tanımasını ve diplomatik ilişkiler kurmasını sağlayan Camp David anlaşması Sâdât döneminde imzalanmıştır. Bu anlaşmadan sonra Arap ülkelerinin geneli Mısır'la diplomatik ilişkilerini kestiler. Ancak daha sonra tekrar başlattılar. Enver Sâdât 6 Kasım 1981 tarihinde öldürüldü. Onun arkasından cumhurbaşkanlığına Muhammed Hüsni Mübarek getirildi. Hâlen bu görevi sürdüren Mübarek şiddet ve zulümde Sâdât'ın çok önüne geçti. Mübarek 4 Ekim 1993'te tek aday olarak girdiği cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendini bir altı yıl için daha cumhurbaşkanı seçtirdi.

Dış problemleri: Mısır'ın Sudan'la bir Halayib meselesi vardır. Bu mesele Mısır yönetimi tarafından Sudan'daki yönetimin ülkede İslâm kanunları uygulama kararı almasından sonra ortaya çıkarıldı. (Halayib meselesi hakkında Sudan'ın dış problemlerine bkz.) Mısır'ın, Sudan'la daha başka problemleri de vardır. Bu problemlerin tamamı Sudan yönetiminin İslâmi bir çizgiyi benimsemesinden sonra Mısır tarafından ortaya atıldı. Mısır, Sudan hükümetinin Mısır'daki İslâmi akımlara mensup gençleri askeri yönden eğitmek amacıyla Kuzey Sudan'da kamplar kurduğunu ileri sürdü. Çeşitli Batılı yayın organları da bu konuda asılsız haberler yayınlayarak Mısır'ın tutumunu haklı çıkarma gayretine girdi. Bu ve benzeri konular iki ülke arasında siyasi ve ekonomik problemlere yol açtı.

İç problemleri: Mısır'ın en önemli iç meselesi yönetimin halkla bütünleşememesinden kaynaklanan devlet terörünün sebep olduğu halk tepkisi ve bu tepkinin doğurduğu siyasi olaylardır. Mısır'da özellikle İslâmi cemaatler üzerinde çok ağır bir baskı vardır. Bazı cemaatlerin bu ağır baskıya fiili eylemlerle cevap vermeleri ülkede zaman zaman silahlı çatışmalara ve şiddet olaylarına sebep olmaktadır. Mısır yönetimi yürüttüğü devlet terörüne kanuni bir dayanak bulmak amacıyla 16 Temmuz 1992'de "Terörle Mücadele Kanunu" adıyla bir kanun çıkarttı. Bu kanun emniyet güçlerine şüpheli gördükleri kişileri hiçbir mahkeme kararına gerek görmeden tutuklayarak altı ay tutuklu bulundurma hakkı veriyor. Kanun aynı zamanda yönetimin terör örgütü olarak adlandırdığı İslâmi cemaatlere mensup olanlara veya bu cemaatlere sempati duyanlara 5 yıla kadar ağır hapis cezası verilebileceği hükmü içeriyor. Bu kanunun uygulamaya konması problemi daha da çetrefil hale getirdi. Mısır emniyet güçleri İslâmi cemaatlerin güçlü olduğu Asyut ve çevresine değişik zamanlarda havadan hareketler düzenlediler. Bunun yanı sıra başkent Kahire'nin bazı kenar mahallelerine kalabalık askeri birliklerle saldırılar düzenlendi. Çok sayıda insan öldürüldü. Yine İslâmi akımlara mensup olmalarından dolayı birçok insan mahkeme kararıyla idam edildi.

İslami Hareket: Mısır'da İslâmi hareket üzerindeki baskı İngiliz işgali döneminde başlayarak hiç kesintiye uğramadan devam etti. Bağımsızlık sonrası baskı işgal dönemini aratmayacak derecede oldu. Devlet terörü İslâmi anlayış sahibi pek çok insanın canını aldı. Bu yüzden Mısır'daki İslâmi hareket kitle tabanını fiili mücadelenin içine çekme konusunda yeterince başarılı olamadı. Buna rağmen insanlara İslâmi anlayışı kazandırmada büyük başarılar gerçekleştirdi. Hilafetin ortadan kaldırılmasından sonra yeniden bu kurumu hayata geçirmeyi ve İslâm'ı devlete hâkim kılmayı amaçlayan İslâmi hareketin beşiği olarak sayabileceğimiz Mısır'da en geniş kitle tabanına sahip cemaat Müslüman Kardeşler cemaatidir. Oldukça düzenli bir hiyerarşik yapıya sahip olan Müslüman Kardeşler'in kurucusu Hasan el-Benna, şimdiki genel mürşidi ise Muhammed Hamid Ebu'n-Nasr'dır. Müslüman Kardeşler hemen hemen bütün Arap ülkelerine yayılmıştır. Bu cemaatin birçok Avrupa ülkesinde de faaliyetleri vardır. Müslüman Kardeşler cemaati fiili eylemlere girmiyor. Faaliyetleri genellikle tebliğ ve davet çalışmalarından ibaret. Bazı sosyal ve ticari kuruluşlar kurdu. Ancak hükümet hiçbir gerekçe göstermeden bunların hepsini kapattı. Yayın yoluyla faaliyet yürütmeleri devlet tarafından engelleniyor. Müslüman Kardeşler'den sonra en çok adını duyuran ve etkinlik gösteren cemaat Prof. Ömer Abdurrahman'ın düşüncelerini benimsemiş olan Tanzimu'l-Cihad hareketidir. Bu cemaatin mensupları rejime karşı sert bir mücadele vermekten yanalar ve zaman zaman silahlı eylemlere giriyorlar. Bu cemaat içinde iyi bir hiyerarşik yapı mevcut değil. Tanzimu'l-Cihad daha çok güney bölgelerde güçlü durumda. Hareket ve eylemi savunan bir diğer cemaat da İslâmi Cemaat. Bu cemaat çalışmalarını daha çok üniversite öğrencileri arasında yoğunlaştırıyor. Mısır'daki İslâmi cemaatlerin ileri gelenlerinden biri de Hafız Selâme'nin liderliğindeki İslâmi Hidayet Cemaati. Bu cemaat daha çok eğitim çalışmalarına ağırlık veriyor ve çeşitli eğitim kurumları açmış durumda. Cemaatu Ensâri's-Sunneti'l-Muhammediyye adında selefi anlayışı benimsemiş olan bir cemaat mevcut. Bu cemaat daha çok Müslüman halk arasındaki birtakım itikadi sapmalar üzerinde durduğundan sisteme yönelik mücadelede pek etkili değil. Selefilik hareketi daha çok orta tabaka ve gençlik üzerinde etkili. Selefilerin düşünce itibariyle farklı İslâmi cemaatlerin mensuplarını etkiledikleri görülüyor. Sudan'daki aynı adı taşıyan cemaat Mısır'dakinin bir uzantısıdır. (Bu konuda Sudan'daki İslâmi cemaatlere bkz.) Hizbu't-Tahrir ve Tebliğ cemaati gibi merkezleri Mısır dışında olan bazı cemaatlerin de Mısır'da faaliyetleri mevcut. Ancak bunların çalışmaları fazla etkili değil. Siyasi partiler içinde İslâmi anlayışı ve çizgiyi benimsemiş olan tek parti Çalışma (Amel) Partisi.

Tanınmış İslâmi Hareket Önderleri: Hasan el-Benna: 1906'da Mahmudiye'de dünyaya geldi. İlk eğitimi Mısır'ın sayılı alimlerinden olan babası Ahmed bin Abdurrahman el-Benna'dan aldı. Sonra Reşadiye medresesinde tanınmış ilim adamı Muhammed Ebu Zehra'nın gözetiminde ilim tahsil etti. Küçük yaşlarda Kur'an-ı Kerim'i ezberledi. Reşadiye'deki eğitiminden sonra Dimenhur İlköğretmen Okulu'nu, sonra Kahire Dâru'l-Ulum Fakültesi'ni bitirdi. 1927'de burayı bitirdikten sonra İsmailiye'de ilkokul öğretmeni olarak göreve başladı ve Müslüman Kardeşler Cemaati'nin temelini 1928'de burada attı. Bu cemaat kısa zamanda Mısır'ın her tarafına yayıldı. Hatta çok geçmeden Mısır dışına da yayılarak bütün İslâm ümmetini fikri yönden etkiledi. Hasan el-Benna 12 Şubat 1949'da öldürüldü. İçişleri bakanlığı yetkilileri onun kurşunlandıktan sonra kaldırıldığı hastaneye kimsenin girmesini engelleyerek tedavisini geciktirmek suretiyle aldığı yaralardan ölmesine sebep olmuşlardır. En önemli eseri 12 ciltten oluşan risaleleridir. Bunların dışında da birçok eseri yayınlanmıştır. Seyyid Kutub: 1906'da Asyut'ta, dindar ve ilim sahibi bir ailede dünyaya geldi ve ilk ilmi tahsilini ailesinden aldı. İlkokuldan sonra el-Ezher'in orta kısmını, sonra Kahire Üniversitesi Daru'l-Ulum Fakültesi'ni bitirdi. 1933'te de bu fakültede Edebiyat hocası olarak görev yapmaya başladı. Gençlik döneminde izlediği bazı edebiyatçıların ve yazarların etkisiyle bir dönem sosyalist düşünceyi benimsedi. Ancak daha sonra bu düşüncelerinden vazgeçerek İslâm'ı bir bütün olarak benimsedi. Kendisi sosyalist anlayışın etkisinde kaldığı dönemi cahiliye dönemi olarak adlandırır. 1941'de sosyoloji doktorası yapmak üzere Amerika'ya gitti. Bu arada Müslüman Kardeşler cemaatiyle de irtibat kurdu ve ABD dönüşünde tamamen bu cemaatin bir mensubu olarak çalışmaya başladı. 1954'te Abdünnasır'ın Müslüman Kardeşler'e karşı açtığı savaşta tutuklandı ve 29 Ağustos 1966'da idam edildi. Seyyid Kutub'un en önemli eseri Fi Zilali'l-Kur'an (Kur'an'ın Gölgesinde) adlı tefsiridir. Bunun dışında da çok sayıda ilmi, fikri ve edebi eser yazmıştır.

Ekonomi: Mısır ekonomisi tarım, hayvancılık ve turizme dayanır. Tarım daha çok Nil vadisinde yapılmaktadır. Tarım ürünlerinden ve hayvancılıktan elde edilen gelirin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı % 20'dir. Çalışan nüfusun % 40'ı bu sektörlerde iş görmektedir. Üretilen tarım ürünlerinin başında pamuk gelir. Bunun yanı sıra tahıl ve çeşitli sebzeler de üretilmektedir. 1992'de 14 milyon 700 bin ton tahıl, 2 milyon ton yer bitkileri, 460 bin ton baklagiller, 4 milyon 800 bin ton meyve, 9 milyon 360 bin ton sebze üretilmiştir. 1992'de ülkede 3 milyon 20 bin baş sığır, 4 milyon 350 bin baş koyun, 115 bin baş domuz bulunuyordu. Balıkçılık da yaygındır. 1991'de % 28'i denizden, % 72'si iç sulardan olmak üzere yaklaşık 300 bin ton balık ve deniz ürünü avlanmıştır. Mısır'da demir, fosfat, manganez, çinko ve altın cevheri gibi bazı madenler çıkarılmaktadır. Maden gelirleri gayri safi yurtiçi hasılanın % 2'sini oluşturur. Bir miktar da petrol üretilmektedir. 1992'de toplam 346 milyon varil petrol üretmiştir. 1993'teki petrol rezervi 3 milyar 595 milyon varil olarak tahmin ediliyordu. 1992'de 8 milyar 915 milyon m3 de doğal gaz üretmiştir. 1993'teki doğal gaz rezervi de 350 milyar m3 olarak tahmin ediliyordu. Orman ürünlerinden de belli oranda yararlanılmaktadır. 1991'de 2 milyon 300 bin m3 tomruk üretilmiştir. Mısır tarihi eser yönünden oldukça zengin bir ülkedir. Kahire'deki Amr bin As, Hz. Hüseyin, Sultan Hasan, Ezher, Tulunoğlu, İmam Şafii, Mehmed Ali Paşa camileri ve piramitler başta gelen tarihi eserlerdendir. Kahire'de çok sayıda antik ve İslâmi eserin sergilendiği müzeler mevcuttur. Bütün bu tarihi zenginlikler Mısır'a çok sayıda turist çekmektedir. Mısır'ın 1991'deki turizm gelirleri 2 milyar doların üstüne çıkmıştır. Dış ticaretindeki açığın bir kısmını turizm gelirleriyle kapatmaktadır.

Para birimi: Mısır Cuneyhi.

Gayri safi milli hasılası: 37 milyar dolar. (Yıllık safi artış: % 4.5)

Kişi başına düşen milli gelir: 650 dolar.

Dış ticaret: İhraç ettiği ürünlerin başında pamuk, tekstil ürünleri, fosfat, manganez ve çeşitli tarım ürünleri gelir. İthal ettiği malların başında da ulaşım araçları ve yedek parçaları, savunma araç ve gereçleri, makineler, kimyasal maddeler, gıda maddeleri, maden ürünleri ve petrol ürünleri gelir. Dış ticaretinde birinci sırayı İngiltere ve İtalya alır. Bu ülkelerden sonra da ABD ve İsrail gelir. 1992'de dış ticareti 5 milyar 250 milyon dolar açık vermiştir.

Sanayisi: Sanayi kuruluşlarının başında gıda maddesi, meşrubat ve sigara üretimiyle ilgili kuruluşlar gelmektedir. Bu nitelikteki sanayi kuruluşları tüm sanayi kuruluşlarının yaklaşık % 28'ini oluşturur. İkinci sırada tekstil ve deri fabrikalarıyla konfeksiyon atölyeleri gelir. Bu sektörlerle ilgili sanayi kuruluşları da tüm sanayi kuruluşlarının % 18'ini oluşturmaktadır. Mısır'da üretilen pamuğun önemli bir kısmı kendi fabrikalarında işlenmektedir. Bunun yanı sıra demir çelik, inşaat, elektrik donanımı, bazı mekanik aletler üretimi, madeni ve toprak eşya üretimi, kimya, mobilya, kâğıt, ilaç, plastik vs. sektörleriyle ilgili sanayi kuruluşları da bulunmaktadır. Sanayi gelirlerinin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı % 20'dir. Çalışan nüfusun yaklaşık % 13'ü sanayi sektöründe iş görmektedir. Buna maden tesislerinde çalışanlar da dahildir.

Enerji: Mısır'da 1991'de 40 milyar 460 milyon kw/saat elektrik üretilmiştir. Aynı yıldaki elektrik tüketimi de bu rakama eşittir. Elektrik enerjisinin % 75.5'i termik santrallerden, % 24.50'i hidroelektrik santrallerinden elde edilmektedir. Kişi başına yıllık elektrik tüketimi ortalama 754 kw/saattir.

Ulaşım: Başkent Kahire'de uluslararası trafiğe açık 2 adet havaalanı bulunmaktadır. Bunlardan başka ülke genelinde iç trafikte kullanılan 8 havaalanı mevcuttur. Süveyş, Port Said ve İskenderiye'de ihracat ve ithalatta kullanılan birer büyük liman vardır. Bunlardan başka gerek Kızıldeniz ve gerekse Akdeniz sahilindeki birçok şehirde liman mevcuttur. Mısır'ın 100 grostonun üstünde yük taşıyabilen 445 gemiye, 8831 km.'lik demiryolu, 45.500 km.'lik karayolu ağına sahiptir. Bu ülkede ortalama 40 kişiye bir motorlu ulaşım aracı düşmektedir.

Eğitim: Mısır'da ilk öğretim 6 yaşında başlar ve ilköğretim de, orta öğretim (ortaokul ve lise) altışar yıl sürer. 15.000 ilkokul, 6600 genel ortaöğretim kurumu, 550 mesleki ortaöğretim kurumu bulunmaktadır. İlkokul çağındaki çocukların % 75'i bu öğretimden yararlanabilmektedir. Mısır'da 14 üniversite, 6 yüksekokul, 26 araştırma enstitüsü mevcuttur. Oldukça uzun bir geçmişi olan el-Ezher Üniversitesi Mısır'ın bir sembolüdür. Ancak bugün bu üniversite eski statüsünü ve seviyesini büyük ölçüde kaybetmiştir. el-Ezher'in bünyesinde her kademede eğitim kurumları bulunmaktadır. Mısır'da üniversite çağındaki gençlerden üniversiteye kayıt yaptıranların oranı % 20'dir. 25 yaşın üzerindekilerin % 4.2'si yüksek öğrenim görmüştür. Okuma yazma bilenlerin oranı da % 49'dur

Sağlık: Mısır'da 1600 hastane, 33.530 doktor, 6000 diş doktoru, 50.000 hemşire mevcuttur. 1700 kişiye bir doktor düşmektedir.