Fas

Resmi adı: Mağrib Krallığı

Başkenti: Rabat (Nüfusu: 750.000)

Diğer önemli şehirleri: ed-Dâru'l-Beyza (Kazablanka), Fas, Merakeş, Meknes, Ucda, Tanca, Tatvan, Ağâdir, el-Cedide, Kenitra, Safi. ed-Dâru'l-Beyza (Kazablanka) ülkenin nüfusça en kalabalık şehridir. 1990'da gerçekleştirilen son nüfus sayımına göre bu şehrin nüfusu 3.355.000'di. Bu şehir aynı zamanda Fas'ın en önemli turistik şehridir. Atlas Okyanusu kıyısında bulunan bu şehir tarih boyunca önemli bir merkez rolü oynadığından şehirde çok sayıda tarihi eser bulunmaktadır. Fas'taki mevcut sanayi kuruluşlarının yarıdan çoğu bu şehirdedir. İthalat ve ihracatın da % 80'i bu şehirden yapılmaktadır.

Yüzölçümü: 724.730 km2. (Batılı kaynaklarda Batı Sahra ayrı bir ülke kabul edildiğinden Fas'ın yüzölçümü 458.730 km2 olarak gösterilmektedir. Batı Sahra hakkında "İç problemler" kısmına bkz.)

Nüfusu: 26.710.000 (1993 tahmini). (26.496.000'i Fas'ta, 214.000'i Batı Sahra'da.) Halkın % 45'i şehirlerde yaşamaktadır. Ortalama ömür 63 yıldır. Çocuk ölümlerinin oranı binde 66'dır. Nüfusun % 42'sini 14 yaşın altındakiler oluşturmaktadır.

Km2 başına düşen insan sayısı: 38 (Fas bölgesinde km2'ye 58, Batı Sahra'da ise 0.84 kişi düşmektedir.)

Nüfus artış hızı: % 2.2

Etnik yapı: Fas nüfusunun % 55'ini Araplar oluşturmaktadır. Ancak bazı kaynaklarda Fas Araplarının çoğunun Berberi kökenli oldukları ve bunların ana dillerini unutarak Araplaştıkları ifade edilmektedir. Arapların % 98.2'si Müslümandır. İkinci etnik grup olan Berberilerin oranı % 34'tür. Berberiler Kuzeybatı ve Batı Afrika ülkelerine yayılmış bir etnik topluluktur. Berberiler bu bölgenin yerlileri olarak bilinir. Bütün Berberilerin anladığı ortak bir dil yoktur. Ancak Berberi halklarının konuştuğu birbirinden oldukça farklı lehçelerin tümüne birden Berberice denmektedir. Berberi lehçeleri içinde sadece Tuareg lehçesinin yazısı vardır. Diğer lehçelerin yazısı yoktur. Berberiler kendilerine İmazighen derler. Berberi isminin Avrupalılar tarafından bu halka verilmiş olduğu ve barbar kelimesinden geldiği kuvvetli ihtimaldir. Berberiler arasında kabile hiyerarşisi hâlâ devam etmektedir. Batılı sömürgeci ülkeler Berberileri İslâm'dan uzaklaştırarak İslâm öncesi hayatlarına döndürebilmek için çeşitli hareketler başlattılar. Ancak bu hareketler pek fazla etkili olmadı. Fas'taki Berberilerin tamamı Müslüman ve çoğunluğu malikidir. Üçüncü sırada gelenler % 10'luk orana sahip olan Moorlardır. (Moorlar hakkında Moritanya'daki etnik unsurlara bkz.) Kalan nüfusu da İspanyollar başta olmak üzere Avrupalı hıristiyan azınlıklarla yahudi azınlık oluşturmaktadır.

Dil: Resmi dil Arapça'dır. Halkın geneli Arapça konuşur. Bunun yanı sıra Berberice de konuşulmaktadır.

Din: Resmi din İslâm'dır. Halkın % 98.7'si Müslümandır. Müslümanların büyük çoğunluğu maliki, az bir kısmı hanefidir. Çoğu Avrupa asıllı olan hıristiyanların oranı % 1, yahudilerin oranı da % 0.5'tir.

Coğrafi durumu: Kuzeybatı Afrika ülkelerinden olan Fas, kuzeyden Akdeniz, doğudan Cezayir, güneyden Moritanya, batıdan Atlas Okyanusu'yla çevrilidir. En yüksek yerleri Tubkal Dağı (4165 m.), İghil M Gun (4071 m.) ve Ayaşi Dağı (3751 m.)'dır. Fas'ın en önemli sıradağ kütlesi olan Atlas dağları ülke topraklarını ikiye bölmektedir. En önemli akarsuları Ummu'r-Rebi'a, Muluya ve Sebu ırmaklarıdır. Topraklarının % 19'u tarım alanı, % 47'si otlak, % 12'si ormanlık ve çalılıktır. Akdeniz kıyısında ve buralara yakın bölgelerde Akdeniz iklimi, orta kesimlerde kara iklimi, Sahra bölgesinde ise çöl iklimi hâkimdir. Atlas Okyanusu kıyısında bulunan başkent Rabat'ta yıllık sıcaklık ortalaması 22.9 derece, yıllık yağış ortalaması 523 mm.'dir. Rabat'ın daha güneyinde ve yine Atlas Okyanusu kıyısında bulunan ed-Daru'l-Beyza'da bu oran 17.5 derece/511 mm'dir.

Yönetim: Fas krallıkla yönetilen bir ülkedir. Kral resmiyette "emiru'l-mu'minin" olarak adlandırılır. Ancak mevcut yönetim Batı yanlısı ve İslâmi ölçülerden uzak bir çizgi takip etmektedir. Kral geniş yetkilere sahiptir. Hükümet kral tarafından tayin edilir. Parlamentonun kabul ettiği kanunları veto etme ve gerek gördüğünde referanduma gitme yetkisi vardır. Ülkede birden fazla siyasi parti kurulabilmekte ve bu konuda İngiliz modeli esas alınmaktadır. Ancak bir siyasi partinin kurulabilmesi için kralın izin vermesi gerekir. Kral bu konudaki yetkilerini kullanarak İslâmi akımların siyasi parti kurmalarına engel olmaktadır. Üyeleri seçimle belirlenen 333 üyeli bir parlamentosu bulunmaktadır. Ancak parlamentonun yasama yetkisi sınırlıdır ve kralın veto ettiği bir kanun tasarısını yeniden görüşüp kabul etme hakkı yoktur. Fas, BM, İKÖ (İslâm Konferansı Örgütü), Arap Devletleri Birliği, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve İslâm Kalkınma Bankası gibi uluslararası örgütlere üyedir.

Siyasi partiler: Fas'taki siyasi partilerin başta gelenleri şunlardır: İstiklal Partisi: Merkez sol bir partidir. 25 Haziran 1993 seçimlerinde sosyalist partilerle "Demokratik Blok" adını verdikleri bir ittifak oluşturmuştu. Sosyalist Halkçı Güçler Birliği: Solcu anlayışa sahip olan bu parti en son genel seçimlerde parlamentoda 48 üyelik kazanarak birinci parti olmuştu. Özgürlük İçin Milli Birlik Partisi: Kral yanlısı merkez sağ bir partidir. Sosyalist Birlik Partisi: Haziran 93 seçimlerinde yukarıda sözü edilen "Demokratik Blok" ittifakına katılan partilerdendi. Sosyalizm ve Gelişim Partisi: Haziran 93 seçimlerinde yukarıda sözü edilen "Demokratik Blok" ittifakına katılan partilerdendi. Demokratik Milli Parti: Liberal batıcı anlayışa sahip ve kral yanlısı, sağcı bir partidir. En son genel seçimlerde parlamentoda 24 üyelik kazandı.

İdari bölünüş: 47 ilden meydana gelir. Bunların 4'ü Batı Sahra'dadır.

Tarihi: Bugünkü Fas toprakları İslâmi tarih kaynaklarında "el-Mağribu'l-Aksa (:Uzak Batı)" olarak adlandırılır. Kuzeybatı Afrika ülkelerini içine alan toprakların tümüne birden de Mağrib denir. Bu topraklara ilk olarak 686 yılında Ukbe bin Nafi (r.a.) komutasındaki İslâm orduları gelmişlerdir. Ukbe bin Nafi (r.a.) Mağrib'in bir kısmını fethetti ve burada hilafete bağlı İfrikiyye eyaleti oluşturuldu. Mağrib'in kalan kısmı 688'de bölgeye gelen Hassan bin Nu'man ve 712'de bölgeye gelen Musa bin Nusayr zamanında fethedilmiştir. Musa bin Nusayr'in kumandanlarından olan Tarık bin Ziyad, Cebelitarık boğazını geçerek bugünkü İspanya topraklarına girmiş ve Endülüs İslâm devletinin temelleri bu şekilde atılmıştır. Cebelitarık (Tarık Dağı) Boğazı'na bu adın verilmesi de Tarık bin Ziyad'a nispetledir. Mağrib toprakları İslâm ordularınca fethedildikten sonra 770'lere kadar hilafete bağlı kaldı. 770'lerden sonra yine önemli bir kısmı hilafete bağlı kalmakla birlikte bağımsız bazı küçük Müslüman devletleri de kurulmaya başlandı. Bunların başta gelenleri ve hüküm sürdükleri yıllar şöyledir: Rüstemiler (776 - 908), Midrariler (772 - 977), İdrisiler (789 - 974), Ziriler (972 - 1148). Bunlardan bazılarının hâkimiyet alanları bugünkü Fas sınırlarının dışında kalan bazı toprakları da kapsıyordu. Tarihte Mağrib üzerinde kurulmuş olan en önemli İslâm devleti Murabıtlar devletidir. 1056'da kurulan Murabıtlar, zamanla bütün Kuzey Afrika'yı ve Endülüs'ü içine alan 6 milyon km2'lik geniş bir bölge üzerinde hâkimiyet kurmuş ve buralardaki dağınıklığa son vererek bir birlik ve merkezi otorite oluşturmuşlardır. Murabıtlar'ın merkezi bugün Fas sınırları içinde kalan Merakeş'ti. İslâm'ın Kuzeybatı ve Batı Afrika ülkelerine yayılmasında Murabıtlar'ın önemli etkinliği olmuştur. Murabıtlar'ın ilk sultanları Ebu Bekr bin Ömer el-Lamtuni'dir. Ondan sonra ünlü cihangir Yusuf bin Taşfin bu devletin başına geçmiştir. Devletin sınırlarının genişlemesinde, Kuzey Afrika Müslümanları arasında birliğin sağlanmasında Yusuf bin Taşfin'in önemli rolü olmuştur. Murabıtlar 1147 yılına kadar ayakta kalabildiler. Bu tarihten sonra Muvahhidlerin hâkimiyeti altına girdiler. Muvahhidlerin hâkimiyeti de 1269'a kadar sürdü. Muvahhidlerin dağılmasından sonra bölgeye yine küçük devletler, emirlikler hâkim oldu. Meriniler (1197 - 1550), Vattasiler 1470 - 1550), Sa'di Şerifleri (1509 - 1660), Filali Şerifleri (1640'tan itibaren) Muvahhidlerin dağılmasından sonra bölgede hâkimiyet sürmüş olan yönetimlerdir. Bunlardan Meriniler Muvahhidler dağılmadan önce kurulmuş ve Fas'ın az bir bölümü üzerinde hüküm sürüyorlardı. Merinilerle Muvahhidler arasında bir çekişme de olmuştur. Ancak Muvvahhidlerin son zamanlarına doğru ortaya çıkan iç kavgalar Merinilerin işine yaradı ve onların dağılmalarından sonra da topraklarının bir kısmını ele geçirdiler. Vattasilerin hüküm sürdükleri dönemde Portekizli ve İspanyalı sömürgeciler Fas topraklarına saldırılar düzenlediler. Bu saldırılar sonunda Portekizliler Fas'ın Atlas Okyanusu kıyılarını ele geçirdiler. Sa'di Şerifleri Portekizli işgalcilere karşı mücadele ettiler ve 1578'de gerçekleştirilen Vadiyyu'l-Mehazin savaşı sonrasında işgal altındaki toprakları geri aldılar. Filali Şerifleri yönetimi daha Sa'di Şerifleri'nin Fas'ın bir bölümü üzerindeki hâkimiyetleri devam ederken kurulmuştur. Filaliler'le Sa'diler arasındaki mücadeleyi sonuçta Filaliler kazandılar ve 1660'ta Sa'dilerin hâkimiyetine tamamen son vererek bütün Fas topraklarını ele geçirdiler. Bugün Fas'ta yönetimi elinde tutan kral bu Filali sülalesinden gelmektedir. 1830'da Cezayir'i işgal eden Fransız sömürgeciler Fas topraklarını da işgal edebilmek için çeşitli girişimlerde bulundular. Ancak bazı çıkarları dolayısıyla Alman sömürgeciler buna engel oldular. Buna rağmen Fransızlar 30 Mart 1912'de imzalanan Fas anlaşmasına dayanarak Fas topraklarını işgal ettiler. Öte yandan İspanya da Fas üzerinde hak iddia etti ve 27 Kasım 1912'de ülkenin kuzeyde Akdeniz kıyısındaki kesimini işgal etti. Fransız işgali sırasında Fas'ın kralı Filali sülalesinden Sultan Abdülhafız'dı. İşgalci Fransızlar 7 Ekim 1912 tarihinde onu krallıktan uzaklaştırarak yerine yine Filali sülalesinden Ebu'l-Mehasin Yusuf'u geçirdiler. Ancak asıl yönetim Fransızların tayin ettiği genel valinin elindeydi. Kral da ona bağlı olarak çalışmak zorundaydı. Fransızlar Fas Müslümanlarının birlik ve bütünlüğünü bozmak amacıyla bazı Berberi kabilelerini diğer Müslümanlardan ayırarak onlara kısmi özerklik verdiler. Bir yandan da Berberiler arasında propaganda yaparak onları İslâm öncesi geleneklerine döndürmeye ve bu yolla İslâm'dan uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. 27 Ocak 1927'de Ebu'l-Mehasin Yusuf'un vefatı üzerine yerine oğlu IV. Muhammed geçti. 1940'lardan sonra Fas'ta bağımsızlık hareketi güç kazanmaya başladı. Bağımsızlık mücadelesine öncülük etmek amacıyla kurulan İstiklal Partisi 1944'te işgalcilerden ülkelerini terk etmelerini ve Fas'a bağımsızlık vermelerini istediler. Fransız işgalcilerin bu isteğe cevabı İstiklal Partisi'nin ileri gelenlerini tutuklamak oldu. Ancak bu olaydan sonra halkın bağımsızlık mücadelesine desteği arttı. Sultan IV. Muhammed de Fransızlara karşı tavır alarak bağımsızlık mücadelesinin yanında yer alma gereği duydu. Bunun üzerine Fransızlar, 20 Ağustos 1953'te IV. Muhammed'i sürgüne göndererek yerine amcası Muhammed'i tahta geçirdiler. Ancak halk Fransızların tayin ettiği kralı benimsemedi ve Fransızlar 17 Kasım 1955'te IV. Muhammed'i Fas'a geri getirerek yeniden tahta geçirdiler. Sonuçta 2 Mart 1956'da Fransız işgalciler Fas'tan çekilerek bu ülkenin bağımsızlığını tanımak zorunda kaldılar. 29 Ekim 1956'da İspanyollar kuzeyde işgal altında tuttukları bölgelerin bir bölümünden çekildiler. İspanyollar Fas'ın bazı şehirlerini hâlâ işgal altında tutmaktadırlar. (Bu konuda "Dış problemler" kısmına bkz.) Fransızların çekilmesinden sonra Sultan IV. Muhammed ülke yönetimiyle ilgili yetkileri ele aldı. Onun yönetimi 26 Şubat 1961'e kadar sürmüştür. Bu tarihte onun vefat etmesi üzerine yerine oğlu şimdiki kral II. Hasan geçti.

Dış problemleri: Fas'ın en önemli dış problemi Sebte ve Melilla meselesidir. Fas'ın kuzeyinde Akdeniz kıyısında bulunan ve halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan bu iki güzel şehir bugün hâlâ İspanya işgali altındadır. İspanya yönetimi bu iki şehri zorla ve şiddet kullanarak hâkimiyeti altında tutmaktadır. Çok turist çekmesi ve turizm gelirleri yönünden ülke ekonomisine önemli katkıda bulunması dolayısıyla bu iki şehri işgal altında tutmakta ısrar eden İspanya, Sebte ve Melilla Müslümanlarına vatandaşlık hakkı da vermiyor. Dolayısıyla bu iki şehirde yaşayan Müslümanlar oy kullanma hakkına da sahip değiller. İspanya yönetimi bu şehirlerdeki Müslümanları azınlık durumuna düşürebilmek için buralara sürekli İspanyolları yerleştirmeye çalışıyor. Melilla'da İspanyollar için ayrı bir site inşa edildi ve Müslümanların bu siteye yerleşmeleri yasak edildi. Fas yönetimi İspanya'nın bu şehirlerdeki işgaline son vererek buraları kendine bırakmasını istiyor. Ancak bazı siyasi hesaplar dolayısıyla bu konuda pek etkili bir politika da izlemiyor. ABD yönetimi Sebte ve Melilla meselesinde İspanya'nın politikasını desteklediğini ve bu şehirlerin İspanya'nın elinden alınmasına çalışılması halinde bu ülkenin yanında yer alacağını açıkladı.

İç problemleri: Fas'ın en önemli iç problemi Batı Sahra meselesidir. Batı Sahra meselesi sömürgeci güçlerin bir mirasıdır. İspanyolların ve Fransızların Batı Sahra'yı işgal altında tuttukları dönemde bu işgal güçlerine karşı bağımsızlık savaşı vermek üzere kurulan Polisaryo Cephesi, Fas'ın ve Moritanya'nın bağımsız olmasından sonra yön değiştirerek Batı Sahra'da bağımsız bir devlet kurmak amacıyla bu iki ülkeye karşı gerilla savaşı başlattı. Bugün Fransa ve İspanya başta olmak üzere bazı Batılı ülkeler tarafından desteklenen Polisaryo Cephesi, Batı Sahra'nın bazı bölgelerini hâkimiyetine almıştır. Ancak 1993 yılında cephe gerillalarından ve komutanlarından bazılarının hükümet tarafına geçmesi üzerine ele geçirmiş olduğu toprakların önemli bir kısmını kaybetti. Batı Sahra meselesi ekonomik yönden Fas'a büyük yük yüklemektedir. Sömürgeci güçler Batı Sahra'nın zengin fosfat rezervlerine sahip olması dolayısıyla bu bölgeye özel önem vermektedirler. Batı Sahra halkını, sahravi diye adlandırılan Sahra Berberileri oluşturmaktadır. Fas'ın ikinci bir iç meselesi Berberi meselesidir. Berberi meselesi de Fransız sömürgecilerin bir mirasıdır. Fransız sömürgeciler Fas'ı işgal ettikten sonra bu ülkenin halkını Araplar ve Berberiler diye ikiye ayırdılar ve bunları birbirine düşman etmek için çeşitli yollara başvurdular. Fransızlar Berberilerin tarih boyunca Araplar tarafından mağdur edildikleri, kendi gerçek kimliklerinden uzaklaştırıldıkları iddiasını ortaya atarak onları yeniden İslâm öncesi hayatlarına döndürme çabası içine girdiler. Bu amaçla Berberilerin yaşadıkları bölgeleri diğer bölgelerden ayırarak buralara kısmi özerklik verdiler. Buna ek olarak kendi yetiştirdikleri adamları vasıtasıyla bir Berberi kavmiyetçiliği akımı ortaya çıkardılar. Bugünkü Berberi meselesi de Fransız işgalcilerin gözetiminde ortaya çıkan Berberi kavmiyetçiliği akımının sebep olduğu bir meseledir. Aslında Berberi halkın büyük çoğunluğu İslâmi kimliğine sahip çıkmakta ve Berberi kavmiyetçiliği akımını desteklememektedir. Ancak okumuş ve özellikle Fransız kültürü almış kesimden olan bazı Berberiler hâlâ bu akımı ayakta tutma çabası içindedirler.

İslami Hareket: Bugün Fas'ta mevcut olan İslâmi cemaatlerin sayısı 29'u bulmaktadır. Bunların bazıları devletin İslâmileştirilmesini amaçlayan siyasi faaliyetlerde bulunurken bazıları sadece tebliğ ve eğitim çalışmaları yapmaktadırlar. Bu cemaatlerin çalışma metotları arasında da çeşitli farklılıklar bulunmaktadır. Fas'taki İslâmi cemaatler içinde en geniş kitle tabanına sahip olan ve faaliyetlerini en geniş alana yayan cemaatin Islah ve Tecdid Cemaati olduğunu söyleyebiliriz. Bu cemaatin lideri Abdulilah Benkiran'dır. Bu cemaat önceleri "İslâmi Cemaat" adıyla faaliyet yürütüyordu. Islah ve Tecdid Cemaati'nin siyasi parti kurma isteği hükümet tarafından kabul edilmedi. Islah ve Tecdid Cemaati yönetimle herhangi bir çekişmeye girmeden ve daha çok tebliğ ve davet metodunu kullanarak tabana yayılma yolunu tercih etmektedir. Buna rağmen yönetim bu cemaatin çalışmalarına da zaman zaman engel olmakta halka ulaşmasını zorlaştırmak için çeşitli yollara başvurmaktadır. Islah ve Tecdid Cemaati'nin "Genel Bildiri" başlığını taşıyan bir broşüründe yer alan aşağıdaki ifade bu cemaatin amacı hakkında fikir vermektedir: "Islah ve Tecdid Cemaati halkımızın bütün yasama, yürütme ve yargı kurumlarını İslâm'a dönüş konusunda üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye ve üstlenmiş oldukları role uygun hareket etmeye çağırmaktadır." Fas'taki İslâmi cemaatlerin önde gelenlerinden biri de Adalet ve İhsan Cemaati'dir. Bu cemaatin lideri Abdusselam Yasin'dir. Adalet ve İhsan Cemaati, Islah ve Tecdid cemaatine nispetle daha sert ve tavizsiz bir tutum izlemektedir. Cemaatin lideri Abdusselâm Yasin, 1975 yılında kral II. Hasan'a "Ya İslâm Ya da Tufan" başlığını taşıyan ve 100 sahifeden fazla bir açık mektup yazması üzerine delirmekle itham edilerek hapse atıldı. Aslında Abdusselâm Yasin hakkındaki iddia ile karar tam bir tenakuz içindeydi. Çünkü delirdiği iddiasının doğru olması onun cezaevine değil de akıl hastanesine gönderilmesini gerektirirdi. Üstelik Şeyh Abdusselâm Yasin altı ay hiç mahkeme önüne çıkarılmaksızın toplam üç yıl hapiste tutuldu. 1978'de hapisten çıkan Abdusselâm Yasin, 1983 yılında "es-Subh (Sabah)" dergisinin ilk sayısında çıkan bir yazısından dolayı tekrar hapse atıldı ve iki yıl hapiste kaldı. Hapisten çıktığı tarih olan 1985 yılından buyana da, başkent Rabat yakınlarındaki Sella şehrinde mecburi ikamete tabi tutulmakta ve gazetecilerin kendisiyle görüşmelerine izin verilmemektedir. Adalet ve İhsan Cemaati'nin siyasi parti kurma talebi de hükümet tarafından reddedildi. Fas'taki İslâmi cemaatlerin önde gelenlerinden biri de İslâmi Gençlik Hareketi'dir. Bu hareketin kurucusu Fas'ın Seyyid Kutb'u diye adlandırılan Abdulkerim Muti'dir. Fas'taki mevcut İslâmi cemaatlerin ileri gelenlerinin çoğunun bu hareketin içinde yetiştiklerini söyleyebiliriz. Yukarıda sözünü ettiğimiz üzere sonradan Islah ve Tecdid Cemaati adını alan İslâmi Cemaat de İslâmi Gençlik Hareketi'nden çıkmıştır. İslâmi Gençlik Hareketi'nin kurucusu Abdulkerim Muti' hakkında iki kez idam kararı verildi ancak bu kararlar infaz edilmedi. Fas'taki diğer İslâmi cemaatlerin bazıları bu ülkeye özgü olmakla birlikte diğer bazıları Fas dışında kurulmuş olan muhtelif İslâmi cemaatlerin birer uzantısı durumundadır. Fas'a özgü cemaatlerden bazıları şunlardır: Tebyin Cemaati, Fas Mücahitleri Örgütü, Allah'ın Askerleri Örgütü, Mukaddes Cihad Örgütü, Devrimci İslâmcı Gençlik Örgütü. Bunların yanı sıra hilafet konusuna ağırlık vermesiyle bilinen Hizbu't-Tahrir, merkezi Pakistan'da olan ve siyasi alanda herhangi bir faaliyeti bulunmayan Tebliğ Cemaati gibi birtakım akımların da Fas'ta uzantıları bulunmaktadır. Hayra Davet Cemiyeti, Hakka Davet Cemiyeti, Allah'a Davet Cemiyeti, Muhammedi Çağrı Cemaati, Vaaz ve İrşad Cemiyeti gibi birtakım kuruluşlar ise eğitim ve tebliğ çalışmalarına ağırlık vermektedirler. Fas'ta İslâmi uyanış hareketi her geçen gün güçlenmektedir. Özellikle üniversite camiasında İslâmi hareketin artık en güçlü hareket olduğu gözlerden kaçmamaktadır. Cezayir'deki İslâmi Kurtuluş Cephesi'nin iktidara gelmesinin önlenmesi amacıyla gerçekleştirilen askeri darbe üzerine Fas'ta gösterilen tepkiler ve gerçekleştirilen yürüyüşler de bu ülkede İslâmi hareketin güçlülüğünü ortaya koyuyordu.

Ekonomi: Fas ekonomisi daha çok tarıma, madenciliğe ve turizm gelirlerine dayanır. Tarım ürünlerinden elde edilen gelirin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı % 16'dır. Çalışan nüfusun % 40'ı tarım alanında iş görmektedir. Ürettiği tarım ürünlerinin başında tahıl, pamuk, ayçiçeği, şeker kamışı, turunçgiller ve çeşitli meyve ve sebzeler gelir. 1992'de 2 milyon 590 bin ton tahıl, 915 bin ton yer bitkileri, 163 bin ton baklagiller, 2 milyon 150 bin ton meyve, 2 milyon 785 bin ton sebze üretilmiştir. Hayvancılık ve balıkçılık da iyi durumdadır. 1992'de 3 milyon 300 bin baş sığır, 17 milyon 25 bin baş koyun, 9 bin baş da domuz bulunuyordu. 1991'de 593 bin ton balık avlanmıştır. Aynı yıl içinde ihraç edilen balıklardan 609 milyon dolar gelir sağlanmıştır. Fas'ın en önemli gelir kaynaklarından biri fosfattır. Fosfat rezervi bakımından dünyada birinci sırada gelmektedir. İhracat gelirlerinin % 15'i fosfattan sağlanmaktadır. 1991'de 555 bin ton kömür üretilmiştir. Kömür üretimi iç tüketimin üçte birini karşılamaktadır. Fosfat ve diğer madenlerden elde edilen gelirin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı % 3'tür. Fas petrol ve doğal gaz rezervine de sahiptir. Ancak şimdilik üretilen petrol iç ihtiyacı karşılamamaktadır. 1992'de toplam 100 bin varil petrol, 31 milyon m3 doğal gaz üretilmiştir. Fas'ın 1993'teki toplam petrol rezervi 2 milyon varil, doğal gaz rezervi de 1 milyar m3'tü.

Para birimi: Fas dirhemi

Gayri safi milli hasılası: 27 milyar 501 milyon dolar. (Yıllık safi artış: % 4.3)

Kişi başına düşen milli gelir: 1030 dolar.

Dış ticaret: İhraç ettiği ürünlerinin başında fosfat, tarım ürünleri, balık, gıda maddeleri, çeşitli mamul maddeler gelir. İthal ettiği malların başında da ham petrol ve petrol ürünleri, makineler, elektrikli ve elektronik araçlar, gıda maddeleri, kimyasal maddeler, ulaşım araçları ve yedek parçaları gelir. Dış ticaretinde birinci sırayı Fransa alır. Fransa'dan yapılan ithalatın bütün ithalattaki payı % 24'tür. Fransa'dan sonra gelen ülkeler ABD, İspanya, Suudi Arabistan ve Hindistan'dır. 1991'deki dış ticaret açığı 2 milyar 583 milyon dolar, aynı yıl uluslararası cari işlemlerindeki açık ise 396 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.

Sanayisi: Fas'ta sanayi nispeten iyi durumdadır. Bazı ağır sanayi tesisleri kurulmuştur. Bunların başında motorlu araçlar ve araba lastiği üreten fabrikalar gelir. Ayrıca petrol arıtma tesisleri de bulunmaktadır. Diğer sanayi kuruluşları kimyasal maddeler üretimi, dericilik, tekstil, konfeksiyon, mobilya, kâğıt, kauçuk, plastik, inşaat malzemeleri üretimi, metal işleri, elektrikli araç üretimi ve gıda maddeleri üretimi üzerinedir. Sanayi kuruluşlarının % 80'i ülkenin nüfusça en kalabalık şehri olan ed-Dâru'l-Beyza'dadır. Sanayi gelirlerinin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı % 19'dur. Çalışan nüfusun % 7.3'ü sanayi sektöründe iş görmektedir.

Enerji: Fas'da 1991'de 9 milyar 834 milyon kw/saat elektrik üretilmiştir. Aynı yıldaki elektrik tüketimi de bu rakama eşittir. Elektrik enerjisinin % 87.5'i termik santrallerden, % 12.5'i hidroelektrik santrallerinden elde edilmektedir. Kişi başına yıllık elektrik tüketimi ortalama 410 kw/saattir.

Ulaşım: Başkent Rabat, turistik şehir ed-Dâru'l-Beyza (Kazablanka) ve Tanca'da uluslararası trafiğe açık birer havaalanı bulunmaktadır. Bunlardan başka tarifeli sefer yapılabilen 13 havaalanı mevcuttur. Fas'ın sahil şeridi üzerinde bulunan bütün şehirlerinde liman mevcuttur. Bunlardan ed-Daru'l-Beyza ve Tanca limanları başta olmak üzere birçoğu ithalat ve ihracatta kullanılmaktadır. Fas'ın 100 grostonun üstünde yük taşıyabilen 492 gemisi bulunmaktadır. 800 km.'si elektrikli olmak üzere 2.000 km. demiryolu, 26.000 km'si asfaltlanmış olmak üzere 60.000 km. karayolu mevcuttur. Fas'ta ortalama 26 kişiye bir motorlu ulaşım aracı düşmektedir.

Eğitim: İlköğretim mecburi ve parasızdır. Altı yaşından başlayarak beş yıl sürer. Bundan sonra üç yıl ortaokul, dört yıl lise öğretimi sürer. Ülkede 4052 ilkokul, 1300 genel ortaöğretim kurumu, 600 mesleki ortaöğretim kurumu mevcuttur. Resmi okulların yanı sıra çok sayıda Kur'an ve din eğitimi veren medrese ve kurs bulunmaktadır. Bunun yanı sıra resmi okullarda da Kur'an dersleri verilmektedir. Fas'ta 6 üniversite, 29 yüksek okul, 10 araştırma enstitüsü mevcuttur. Üniversite çağındaki gençlerden üniversiteye kayıt yaptıranların oranı % 9'dur. Okuma yazma bilenlerin oranı ise % 50'dir.

Sağlık: Fas'ta 250 kadar hastane, 6200 doktor, 750 diş doktoru, 25.000 hemşire mevcuttur. 4.306 kişiye bir doktor düşmektedir.