İran’la yeniden nükleer pazarlık

6 Ağustos 2022 Cumartesi, Yeni Akit

Bir yandan ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’ı ziyareti sebebiyle ABD ile Çin arasındaki gerginlik tırmanışa geçerken ve Çin, bir tarafta Tayvan’ın gözünü korkutmak için askeri tatbikat yaparken diğer tarafta da ABD’ye tavır koymak amacıyla yaptırım kararları alırken, İran’la nükleer teknoloji konusunda Trump tarafından ilga edilen anlaşmaya geri dönülmesi için birkaç aydan beri kesik olan Viyana görüşmelerinin tekrar başlatılması yönünde önemli adımlar atıldı. Bunda da birinci derecede etkili olan ABD’nin görüşmelere dönülmesi konusunda verdiği işaretler oldu. Çünkü İran, görüşmelerin sürdürülmesini zaten istiyordu ve bir bakıma top ABD sahasına geçmiş durumdaydı.

ABD Başkanı Joe Biden’ın geçtiğimiz ay gerçekleştirdiği Orta Doğu ziyaretinde işgal rejiminin yöneticileriyle yapılan görüşmelerde en çok üzerinde durulan konulardan biri İran tehdidiydi. İran tehdidi denince, nükleer silah edinme çabalarına da işaret ediliyor ve Biden, buna müsaade etmeyeceklerine dair siyonist dostlarına güvence vermeye çalışıyordu. İşgal rejiminin asıl istediği ise ABD’nin İran’la nükleer teknolojinin kullanımının denetimiyle ilgili anlaşmaya geri dönmemesiydi. Ancak Biden, siyonist dostlarına bu konuda herhangi bir söz vermekten kaçındı.

Ziyaretten kısa bir süre sonra Viyana’daki görüşmelerin yeniden başlatılmasına imkân sağlayan bir tavır sergilemesi siyonist işgalcilerin bu konuda talep ettiklerini elde edemediklerini ortaya koyması açısından dikkat çekicidir.

ABD’nin Tayvan meselesinden dolayı Çin’le gerginlik yaşadığı ve suları ısıttığı, Ukrayna Savaşı’nın devam etmesinden dolayı Rusya’yla gerginliğin de zaten devam ettiği bir dönemde İran’la nükleer pazarlığı yeniden başlatmanın kapısını açması bir tür denge politikası olabilir. Çünkü aynı anda birkaç farklı cihetle birlikte gerginlik yaşamak gücün dağılmasına sebep olacaktır.

Fakat şunu da unutmamak gerekir ki görüşmelerin yeniden başlatılması çözümün eşiğine veya pazarlığın son aşamasına gelmek anlamı taşımaz. Görüşmelerin kilitlenmesine ve tıkanmasına neden olan konularda henüz herhangi bir ittifak sağlanabilmiş değil ve bu meseleler tekrar sıfırdan ele alınacak.

Biden, başkan adaylığı sürecinde İran’la nükleer teknoloji konusunda anlaşmayı yeniden canlandıracağı vaadinde bulunmuştu. Başkanlık koltuğuna oturmasının üzerinden de yaklaşık 19 ay geçti ve pazarlıklar bitmiş değil. Kesintiye uğramış görüşmeler yeniden başlatılıyor ve pazarlığın daha ne kadar süreceği de bilinmiyor. Bu arada Biden’ın başkanlık dönemi de sona yaklaşıyor. Eğer bu süre içinde bir anlaşmaya varılamazsa, yeni bir başkan seçilmesiyle birlikte ABD’ye hükmeden siyaset ve tavır da değişebilir.

Hatta Biden dönemi bitmeden yeni bir anlaşma imzalansa bile bunun 2015’teki gibi olması, kurulacak yapının yeni başkanın atacağı bir tekmeye dayanacak gücünün olmaması durumunda elde edilmiş fazla bir şey olmayacaktır. İran’ın yeni anlaşmanın bu tür tekmelere dayanabilmesi için garanti verilmesi konusunda ısrar etmesinin sebebi de bu. Ama ABD’nin İran’ın bu konudaki talebini kabul etmeye yanaşmak istemediği görülüyor.

Görüşmelerin yeniden başlatılmasıyla ilgili bazı haberlerde İran’ın, Devrim Muhafızları Ordusu’nun terör listesinden çıkarılması gibi bazı siyasi taleplerinden vazgeçtiği söylendi, ama İranlı yetkililer bundan vazgeçmediklerine dair açıklamalarda bulundular. Bizim tahmin ettiğimiz kadarıyla anlaşmanın geleceğinin güvenceye alınması, siyasi taleplerden daha önemli ve önceliklidir. O yüzden şimdilik bu kartını elinden tutuyor olsa da, garanti verilmesi şartını kabul ettirmesi durumunda siyasi talepler kartından vazgeçmesi ihtimal dışında değildir. Çünkü bir an önce anlaşma sağlanması ve ekonomik yaptırımların kalkması, küresel ticarette serbestçe yer alabilmesi İran yönetimi açısından daha büyük bir önem taşıyor. Ne var ki İran’ın istediği garantinin verilmesine ABD içinden tepkiler olacağı ve bu konuda neticeye varılmasının zaman alacağı anlaşılıyor.