4 Haziran 2022 Cumartesi, Yeni Akit
Tunus diktatörü Kays Said’in 57 yargıcı hiçbir sorgulama yapmadan, kendilerine yöneltilen suçlamalarla ilgili hiçbir belge ortaya koymadan, onların kişiliklerini de hedef alan birtakım suçlamalarda bulunarak görevden almasının ardından, önümüzdeki Temmuz’un 25’inde gerçekleştirmeyi planladığı Anayasa referandumu da ciddi şekilde tartışma konusu oldu.
Siyasi partilerin liderleri diktatörün Anayasa referandumunun aslında abesle iştigal olduğunu dile getirerek halktan, referandumu boykot ederek, sandık başına gitmeyerek tavır koymasını istediler.
İnsanlar çoğu zaman yazılı bir metne yani bir kitaba bağlı olduklarını söylerler. Bu, yerine göre dinî kuralları belirleyen bir metindir. Yerine göre çalışma düzeniyle ilgili bir metindir. Yerine göre bir yerde düzen ve disiplinin sağlanması amacıyla bütün herkesi bağlayan nitelikte genel kurallar çerçevesini çizen bir metindir.
Ama tarihte pek çok örneğine rastlandığı üzere, birçokları bu gibi metinlere bağlı kalma sözlerini yerine getirmek istemez. Bunların kimisi kitabı yok sayarak tamamen kafasına göre hareket eder. Kimisi kitaba bağlı kaldığını ileri sürerken, işine gelmeyen ibareleri, terimleri ve cümleleri kafasına göre yorumlayarak asıl anlamının dışına çeker yani çarpıtır. Kimisi de belli bir aşamadan sonra artık bu metnin değiştirilmesini ve yeni bir metin oluşturulmasını ister.
Anayasalar da devletlerin tüm kurumları ve yetkilileri için bağlayıcı olduğu söylenen, yasaların şekillendirilmesinde dahi uyulması gereken bir kurallar bütününden oluşur ve genel çerçeveyi oluşturur.
Tunus diktatörü, hükümete ve parlamentoya darbe yaptığı zaman başlangıçta Anayasanın kendisine verdiği yetkiyi kullandığını iddia etmişti. Bunu iddia ederken Anayasayı çarpıttığı hukukçular tarafından bütün açıklığıyla gözler önüne serilince de Anayasanın kendisini bağlamayacağını söylemeye başladı.
Şimdi de Anayasayı kendi siyasi anlayışına ve çizgisine göre yeniden şekillendirmek istiyor.
Zamana ve şartlara göre Anayasada değişikliklere gidilmesi ve birtakım yenilemeler yapılması birçok ülkenin başvurduğu uygulamadır. Ancak Tunus diktatörünün yapmak istediği bu değil; kendi zulüm uygulamalarını, haksızlıklarını bir mesnede dayandırmak için tüm ülke açısından bağlayıcı kabul edilen metni kendi arzularına göre yeniden şekillendirmek.
Daha önce siyasi darbelerinde ve tek adam diktatörlüğüne giden yolda attığı adımlarda tamamen dik başlı hareket ettiği ve farklı düşüncelerdeki siyasi liderlerin görüş ve tavırlarını dikkate almadığı gibi Anayasa değişikliği konusunda da onların görüşlerini alma, tavırlarını sorma ihtiyacı duymadı.
Bu yüzden ülkenin siyasi liderleri Said’in Anayasa değişikliği planının aslında tek adam diktatörlüğü için yasal bir çerçeve oluşturmaktan başka bir amacı olmadığını vurguluyor. Yani maksat Anayasadaki eksiklerin giderilmesi, onun şartlara ve gelişmelere göre yeniden düzenlenmesi değil.
Diktatörün zaman zaman yaptığı ulusal diyalog çağrıları ise samimiyetten ve gerçekçilikten çok uzaktır. Onun bir yandan siyasi konularda kendine muhalefet edenleri, eleştiride bulunanları tehdit etmek amacıyla “biz henüz kafa koparmaya başlamadık” türünden iğrenç sözler sarf ederken, onları susturmak ve tamamen pasifize etmek için kolluk kuvvetlerini kullanırken kalkıp ulusal diyalogdan söz etmesinin inandırıcı olması mümkün değildir. O yüzden siyasi partilerin ve hareketlerin liderleri de onun ulusal diyalog çağrılarını ciddiye almıyor, bilakis Anayasa referandumunun boykot edilmesi için aralarında ittifak oluşturuyor ve halkı referandumu boykot etmeye çağıran ortak bildirilere imza atıyorlar.
Ama neticede diktatörün yine de referandumu belirlediği tarihte gerçekleştirmesi, katılım oranlarıyla ilgili gerçekleri gizleme amaçlı birtakım senaryolar oluşturması ve çıkan sonuçları da lehte göstermesi mümkündür. Diktatörün hüküm sürdüğü bir ülkede sandıklar halkın iradesini ortaya koymasına fırsat verme değil zulme kılıf bulma amacıyla kullanılır.