18 Şubat 2022 Cuma, Yeni Akit
Sözün başında şunu belirtelim ki Müslüman kadının başörtüsü veya genel anlamda tesettür dini bir sembol değildir. Çünkü Müslüman kadın, tesettürle ilgili kurallara dinini sembolleştirme, diniyle ilgili birtakım işaretleri başkalarına gösterme amacıyla değil, Allah tarafından gönderildiğine inandığı Kur’an-ı Kerim’in emrini yerine getirmek amacıyla riayet eder. Dolayısıyla Müslüman kadın açısından tesettürle ilgili kurallara riayet, dini bir sembolü ortaya koymak değil dini bir görevi ifa etmektir. Bu itibarla tesettürün inanç temelli bir kıyafet olduğunu söyleyebiliriz ama bunun dini sembol olduğunu ileri sürerek yasak koymaya çalışanlar, aslında insan hakları konusunda uluslararası düzeyde kabul edilen sözleşmelerde ve belirlenen kurallarda inanç özgürlükleriyle ilgili hükümlere takılmamak ve yasaklarının hukuka aykırı yönünün üstünü örtmek için bu iddiaya başvurmaktadırlar.
Uzun süreden beri Müslümanlara karşı değişik alanlarda baskılar yapan Hindistan’daki ırk ayrımcısı yönetimin bugünlerde de okullarda Müslüman kızlara başörtüsü yasağı uygulamaya çalıştığı, bu konuda baskı yaptığı görülüyor.
Bu yasağın amacı ise, Müslümanları meşru haklarından mahrum bırakarak toplumda etkili olmalarını engellemekten başka bir şey değildir.
Her şeyden önce Hindistan toplumu çok farklı dinlerin ve inançların mensuplarının birlikte yaşadığı bir toplumdur. Bunların hemen tümünde inanç temelli kıyafetler vardır ve yaygın olarak kullanılmaktadır. Örneğin bir Sih için türban diye isimlendirilen sarık son derece önemlidir. Sarıklarıyla devlet kurumlarında da rahatça çalışabilirler. Ayrıca 5K kuralına göre saçlarını uzatmaları zorunlu olduğundan kendilerine özel sarıkla başlarını örtmeleri gerekir. Hindistan hükümeti bu konuda onlara herhangi bir yasak koymaz ve koyamaz. Çünkü kıyafetleri inanç temellidir ve dini yükümlülükleriyle alakalıdır.
Hinduların da kendilerine göre inanç temelli birtakım kıyafetleri vardır. Gerçi Hindularda bu kıyafetler umum tarafından çok önemsenmese de din adamları kesiminde önemsenir ve onlara da yasak uygulanamaz. Budistlerde de rahiplere özel birtakım kıyafetler vardır ve onların kıyafet konusundaki kurallara riayet etmeleri dini konumları açısından çok önemsenir. Dolayısıyla onların kıyafetleri de inanç temelli olduğundan tartışma konusu yapılmaz.
Sihlerin, Hinduların ve Budistlerin kıyafetlerini, inanç temelli olmasından dolayı hiçbir zaman sorun yapmayan, yapması da söz konusu olmayan Hindistan hükümetinin Müslüman kızların başörtülerini, öğrenim haklarından mahrum bırakılmaları için gerekçe olarak kullanmasının hukuki açıdan hiçbir şekilde izahı mümkün olmadığı gibi herhangi bir siyasi çerçeveye oturtulması da mümkün değildir. Bu konudaki yasak gerçekte Müslümanlara karşı başlatılan savaşın bir cephesini oluşturmaktadır.
Son zamanlarda Müslümanlara karşı başlatılan bu savaşın temelinde ise daha önce konuyla ilgili bir yazımızda da dile getirdiğimiz üzere Hindistan toplumunda İslam’a meylin artması konusunda duyulan endişeden kaynaklanmaktadır. Çünkü Hint dinleri akılla izahı mümkün olmayan mitolojik rivayetlerin oluşturduğu bir kültürden ibarettir ve kendine bir hayat nizamı arayan kimsenin aradığını bu kültürde bulması imkanı yoktur. Ayrıca bu dinlerdeki kast sistemi de insanlığın bugün ulaşmış olduğu toplumsal gerçeklere çok terstir. O yüzden bu dinlerde aradıklarını bulamayanlar ister istemez kendilerine başka kapılar arıyor veya Müslümanlardan etkilenerek İslam’ı araştırma ihtiyacı duyuyor ve ondan etkilenerek İslam’a ya da hıristiyan misyonerlerin çalışmalarından etkilenerek onların dinine yöneliyorlar.
Not: Özgürder tarafından Hindistan hükümetinin başörtüsü ve İslam düşmanlığını protesto amacıyla yarın (Cumartesi) saat 14.00’te İstanbul’daki Hindistan Konsolosluğu önünde gösteri düzenlenecek. İmkanı olanların destek vermelerinin, Hindistan Müslümanlarının yalnız olmadığını ortaya koyma açısından önemli olduğunu hatırlatalım.