1 Ocak 2022 Cumartesi, Yeni Akit
Sudan’da, yarı cunta yönetiminin askeri kanadının 17 Ağustos 2019’da imzalanan 39 aylık geçiş süreci anlaşmasının şartlarına uymaması ve Ulusal Egemenlik Konseyi başkanlığının askerlerden olması için belirlenen sürenin dolmasına rağmen General Abdulfettah Burhan’ın koltuğu terk etmemesi sebebiyle ortaya çıkan gerginlik üzerine cuntacılar 25 Ekim 2021’de bir darbe daha gerçekleştirerek sivil hükûmeti görevden aldı, Başbakan Abdullah Hamduk’u da gözaltına aldılar.
Sonra halkın bu darbeye tepki göstermesi üzerine cunta yeni bir oyun oynayarak Abdullah Hamduk’u görevine iade ettiğini açıkladı. Biz, Yeni Akit’te 26 Kasım 2021’de yayınlanan yazımızda bu anlaşmanın halkla yapılan bir anlaşma olmadığını, yarı cuntanın askeri kanadı ile Hamduk arasında yapılan bir anlaşma olduğunu ve çözüm olmayacağını dile getirmiştik.
Gelişmeler gerçekten de bu anlaşmanın çözüm getirmediğini ortaya koydu ve halk artık cuntacıların sahayı tamamen terk etmesi için eylemlere devam etti. 2021’in sonuna doğru eylem ve gösterilerde artışlar oldu. Cunta da diğer yandan hadiseleri kontrol altına almak amacıyla şiddeti artırdı. Bu yüzden son dönemde güvenlik güçlerinin ve askerlerin saldırılarında öldürülen gösterici sayısı 50’yi geçti.
30 Aralık Perşembe günü gerçekleştirilen saldırılarda da dört gösterici hayatını kaybetti. Bu arada silahlı güçlerin iki hastaneye baskın düzenleyerek yaralıları gözaltına aldığı bizzat doktorlar tarafından dile getirildi. Gösterilerde göz yaşartıcı gaz kullanılması sebebiyle çok sayıda insan zarar gördü.
Bu arada Sudan Meslek Odaları Birliği ve Direniş Komiteleri yaptıkları açıklamalarda cunta lideri Abdülfettah Burhan ile Başbakan Abdullah Hamduk arasında yapılan anlaşmayı kesinlikle kabul etmediklerini, cunta liderlerinin sahadan çekilmesini tam bir sivilleşmeye ve sivil demokrasiye imkân sağlanmasını talep ettiklerini dile getirdiler.
Göstericiler de attıkları sloganlarda ve basın mensuplarının sorularına verdikleri cevaplarda artık cuntayla ortaklık değil tam sivilleşme istediklerini dile getirdiler.
Bu arada, cunta liderlerinin Hamduk hükûmetinin, ülkenin değerlerine aykırı bir politika izlemesinden dolayı askerlerin ona darbe yaptıkları, yani bir bakıma onun kirli politikasından ülkeyi kurtarmak için bu yola başvurdukları iddiasından hareketle cuntacıların yaptığını biraz “anlaşılabilir” olarak gösteren birtakım ilginç yorumlar dikkatimi çekti.
Bizim her şeyden önce, “yarı cunta” olarak nitelediğimiz ittifak hükûmetiyle ve bu hükûmetin izlediği politikalarla ilgili sürekli eleştirilerimiz oldu ve Abdullah Hamduk’un Sudan için iyi bir tercih olmadığını da başlangıçta söylemiştik. Ancak unutmamak gerekir eğer Hamduk üzerinden bir oyun oynandıysa bu oyunu sahneye koyma görevini üstlenenler de cuntanın liderleri olmuştur.
Öte yandan eğer bu adamlar gerçekten ülkeyi Hamduk’un kirli siyasetinden kurtarmak için ona karşı darbe yaptılarsa, neden sonra olayları düzene sokmak ve kendi sultalarını uzatmak için yeniden Hamduk’la anlaştı ve onu göreve iade ederek gidişatı kontrol altına alma gibi bir formül uygulamaya çalıştılar?
Evet, Hamduk hükûmetinin politikası Sudan’ın gerçeklerine ve değerlerine aykırı bir politikadır. Ama ona bu fırsatı verenler de onun başbakanlık koltuğuna oturtulması için küresel ve bölgesel güçler tarafından sunulan planı uygulamayı taahhüt eden cuntacılardır.
Bunun yanı sıra cuntacıların Hamduk hükûmetine darbe yapmalarının amacı ülkeyi onun kirli politikasından kurtarmak değil, kendi saltanatlarını uzatmaktı. Eğer ki birinciyi amaç edinmiş olsalardı onu tekrar başbakanlık koltuğuna oturtmaz, onu saf dışı ederek kitlesel hareketle bir ittifak sağlamanın ve ülkenin değerlerine saygılı bir siyasi yapılanmaya gidilmesi için bir formül geliştirmenin yollarını ararlardı.
Unutmamalıyız ki diktatörlük, adalet ve hukuku devre dışı bırakarak birilerinin otoritesini, sultasını tabulaştıran anlayış her ne amaca dayanırsa dayansın zulümdür ve reddedilmelidir.