Zihinlerde yangın çıkarma kampanyası

5 Ağustos 2021 Perşembe, Yeni Akit

Son dönemde hem Türkiye’de hem de dünya genelinde önemli olaylar yaşanıyor. Bir yandan salgın hastalıktan kaynaklanan sıkıntılar, problemler ve tartışmalar devam ederken bir yandan da büyük afetler yaşanması büyük üzüntülere, sıkıntılara neden oluyor.

Bu afetler sadece Türkiye’de yaşanmadı. Türkiye’den önce Almanya, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşadığı en büyük afet olarak tanımlanan sel felaketine maruz kaldı. Teknolojik açıdan oldukça gelişmiş olduğu söylenen bu ülke sel felaketine maruz kalanların imdadına yetişmekte son derece zorlanması sebebiyle şaşkına döndü. Aynı dönemde Almanya dışında da birçok ülke sel felaketleri yüzünden perişan oldu.

Avrupa ülkelerinin sel felaketleriyle boğuştuğu sırada Kanada aşırı sıcaklardan dolayı kavruluyordu ve çok sayıda insan bu sıcaklar sebebiyle hayatını kaybetti.

Dünyanın dört bir yanında farklı farklı afetlerin yaşandığı dönemde Türkiye de muhtelif afetlere maruz kaldı. Ülkenin kuzeyinde sel felaketleri yüzünden evler yıkılırken, ekili araziler büyük zararlara maruz kalırken güneyinde de eş zamanlı ya da peş peşe büyük yangınlar çıktı.

Tabii devletin gücü her ne kadar fertlerin ve kurumların gücünden büyük olsa da aynı anda ülkenin çok farklı bölgelerini sarmış yangınlarla uğraşmak da kolay değildir. Nitekim daha önce teknolojilerinin çok iyi olduğu söylenen ülkelerin sözünü ettiğimiz afetler karşısında büyük zorluklar yaşadıklarını, afete maruz kalanların tümüne ulaşmakta büyük zorluklar çektiklerini gördük.

Aslında bu gibi zorluklar ve sıkıntılar karşısında güçlerin ve imkânların birleştirilmesi, afetlerle mücadele edenlere el uzatılması, yardımcı olunması, fiili olarak bir şey yapamayanların en azından onlara moral vermek suretiyle güç katmaları gerekir.

Ama ne yazık ki bu gibi hadiseleri kendi siyasi çıkarlarına malzeme yapmak için çabalayanlar da az değil. Nitekim daha önce bu tür düşünce taşıyanlardan bazıları böyle büyük afetler yaşanması konusundaki arzu ve temennilerini hiç utanmadan, arlanmadan dile getirmekten çekinmemişlerdi. Şimdi birilerinin onların gösterdiği yoldan giderek büyük gürültüler çıkarmaları gerçekte eleştiri hakkını kullanmaktan ziyade zihin bulandırma ve bundan siyasi çıkar kotarma çabasına delalet etmektedir.

Herkesin yanlışları eleştirme ve bazı şeylere itiraz etme hakkı vardır. Ama eleştiri ve itiraz hakkı iftira ve yalan yoluyla birilerini mağdur etme hakkı değildir. Eleştiri hakkını kullanabilmek için mutlaka doğru bilgiye dayanıyor olman gerekir. Doğruluğu kesin olmayan şüpheli veya asılsızlığı ortaya çıkmış bir bilgiye dayanarak eleştiride bulunmak eleştiri ahlâkına tamamen aykırıdır.

Ama son dönemde özellikle doğal afetleri toplumsal ve siyasi afetlere dönüştürmek isteyenlerin çoğunlukla yalan ve iftiralara, ya da doğruluğu henüz kesinleşmemiş ve kimler tarafından ortaya atıldığı tam olarak bilinmeyen kulak dolgusu iddialara sarıldıklarını görüyoruz. Bunların yapmak istedikleri ise ormanlardaki yangınlardan, zihinlerde yangın çıkarmak için yararlanmak ve böylece kendilerinin siyasi hesaplarına yarayacak birtakım krizlere zemin hazırlamaktır. Bu tutum, eğer ormanlardaki yangınların sebebi gerçekten sabotaj ise o sabotajı yapanların hesaplarına ve planlarına da yaramaktadır.

Bu konuda sergilenen tutum gerçekte bir iyi niyet göstergesi olamaz. Çünkü mevcut şartlar ve yaşanan bütün bu afetler, ortalığı velveleye vermeyi değil afetlerin üzerine hep birlikte gitmek için el ele vermeyi gerektirmektedir.

Bütün bu sorunların yaşanmasında ise bilgi kirliliğinin önemli bir payı var. Çağımızda bilgi imkanlarının gelişmesine paralel olarak bilgi kirliliği oranı da çok artmıştır. Bilgi kirliliği belki hava kirliliği kadar zararlı bir olgudur. Dolayısıyla bu kirliliğe karşı kendimizi korumanın yolları ve yöntemleri üzerinde de kafa yormamız gerekir. Onun için bu konu üzerinde ayrıca durulması gerektiğini düşünüyor ve şimdilik sözü daha fazla uzatmamak için bu konuyu müteakip yazımıza bırakıyoruz.