23 Nisan 2021 Cuma, Yeni Akit
İsrail işgal rejimi İran’ın nükleer teknoloji alanındaki çalışmalarına son dönemde iki önemli saldırı gerçekleştirdi. Bunlardan biri İran’da nükleer teknolojinin babası olarak bilinen Muhsin Fahrizade’nin Mossad tarafından 27 Kasım 2020’de düzenlenen suikastle öldürülmesiydi. Fakat İran, şiddetle tepki göstermesine rağmen cinayetin arkasında durduğu tahmin edilen İsrail’e karşı herhangi bir intikam eylemi gerçekleştirmeye de niyeti olmadığını belli etti. Çünkü İran liderleri ABD ve İsrail'in bu tür cinayetlerle İran'ı provoke etmek ve bir bataklığın içine çekmek istediği düşüncesindeydiler.
İran’ın sadece sözlü tepkilerle yetinmesinden cesaret alan işgal rejimi, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin, 10 Nisan 2021’de Isfahan’daki Natanz nükleer tesislerinde önceki santrifüjlere nispetle 10 kat daha fazla uranyum üretebilecek 164 adet IR6 santrifüj zincirini devreye sokmasının hemen ardından buraya sabotaj düzenledi. Önce olayın kaza olduğunu açıklayan İran sonra bir sabotaj olduğunu ve arkasında da İsrail’in yer aldığını bildirdi. İsrail’in siyonist medyasında yayınlanan haberlerde de sabotajın arkasında Mossad’ın olabileceğine dikkat çekildi.
İran bu kez tavır değiştirerek sabotajın intikamının alınacağını söyledi. Dolayısıyla 21 Nisan Çarşamba’yı Perşembe’ye bağlayan gece Suriye topraklarından, siyonist işgal rejiminin en önemli nükleer santrali olarak bilinen ve 1948’de işgal edilmiş toprakların güneyindeki Nakab Çölü’nde (Türkiye’deki yaygın ismiyle Necef Çölü) bulunan Dimona santralinin yakınına bir füze atılması üzerine bunun İran’ın bir intikam saldırısı olabileceği dile getirildi.
İşgal rejimi adına yapılan açıklamada füzenin karadan havaya, başıboş füze olduğu ve daha önce Suriye’ye yönelik saldırılara karşı atılan füzelerle aynı tipte olduğu ifade edildi. Başlangıçta füzenin havada vurularak tahrip edildiği ileri sürüldü. Ancak daha sonra yapılan açıklamada füzenin havada patladığı ve Dimona santraline çok yakın olmayan bir bedevi bölgesine şarapnel parçalarının düştüğü söylendi. İşgal rejimi yetkilileri füzenin havada vurulamadığını da itiraf ettiler. İşgal rejimi adına yapılan açıklamalarda Nakab Çölü’nün orta kesiminde Ramat Negev adı verilen bölgede füzenin şarapnel parçalarına rastlandığı, ancak herhangi bir can kaybı veya maddi hasar meydana gelmediği iddia edildi.
İşgal yönetimi yetkilileri kendilerinin de buna karşılık Suriye tarafına hava saldırıları düzenlediklerini bildirerek füzelerin atıldığı bataryaları imha ettikleri iddiasında bulundular. İşgal güçleri tarafından Şam civarına hava saldırısı düzenlendiği Suriye tarafından gelen haberlerle de doğrulandı. Suriye’nin resmi haber ajansı SANA İsrail’in başkent Şam’a hava saldırısı düzenlediğini bildirdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin açıklamasında da İsrail saldırısında üsteğmen rütbesinde bir subayın öldürüldüğü ve rejim güçlerinden üç kişinin de yaralandığı belirtildi.
Gelişmeler hakkında İran medyasında yer alan haberler ve yorumlar bunun İran tarafından düzenlenen intikam saldırısı olabileceğini teyit edici nitelikteydi. İran medyasındaki haberlerde en başta füzenin İsrail işgal rejimi yetkililerinin iddia ettiği gibi karadan havaya değil karadan karaya olduğu ifade edildi ve başıboş, kontrolsüz bir füze olduğu iddiasının da uzmanlar açısından güldürücü olduğuna dikkat çekildi.
İran medyasındaki haber ve yorumlarda bu saldırının aslında İsrail işgal rejimine, Dimona nükleer santralinin çevresinin pek de güvenli ve sağlam bir koruma altında olmadığını göstermeyi amaçlayan bir mesaj olduğu iddia edildi.
İran medyasındaki haberlerde, atılan füzenin Fatih 110 tipi olduğu ve bunun patlayıcı başlıklar taşıyabilecek nitelikte olduğu belirtildi.
Bu arada İran’ın Devrim Muhafızları Kudüs Tugayı Komutan Yardımcısı Rıza Felahzade, İsrail’e üslerinin yakınlarında direnişin sürdüğünü anlaması gerektiği hatırlatması yaparak 25 yıl sonra İsrail’in mevcut olmayacağı iddiasında bulundu.