23 Ekim 2020 Cuma, Yeni Akit
Mısır'daki, gayri meşru darbeyle yönetimi gasp etmiş olan cuntanın lideri Abdülfettah Sisi, 21 Ekim Çarşamba günü Kıbrıs'ın Lefkoşa şehrinin Rum tarafında Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ve Kıbrıs Rum yönetiminin cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis ile bir araya gelerek işbirliği anlaşması imzaladı.
Bu tabii ki, Sisi'nin Yunanistan'la ve Kıbrıs'taki Rum yönetimiyle yaptığı ilk işbirliği değil. Bilindiği üzere Sisi cuntası daha önce de Yunanistan'la ve Kıbrıs Rum yönetimiyle muhtelif toplantılar, görüşmeler gerçekleştirmiş ve birtakım anlaşmalar imzalanmıştı. Türkiye'nin Libya'yla deniz sınırı anlaşmasına karşı da Mısır cuntasının lideri Sisi, Yunanistan'la benzer bir anlaşma imzalayarak Türkiye'nin önünü kesmeye çalıştı. Bu seferki işbirliğinin asıl amacı da Türkiye'nin önünü kesmek ve Türkiye'ye karşı bir ittifak cephesi oluşturmaktır.
Lefkoşa'da gerçekleştirilen son üçlü zirvenin ardından yapılan ortak açıklamada da özellikle Türkiye'nin hedef alınması ve Türkiye'ye yönelik muhtelif suçlamalarda bulunulması, bu seferki görüşmenin, zirvenin ve anlaşmanın birinci hedefinin Türkiye'ye karşı cepheyi güçlendirmek olduğunu gözler önüne sermektedir.
Batı'daki emperyalist güçler ve onların İslam dünyasındaki işbirlikçileri bu sıralarda Türkiye'yi engellemek ve zora sokmak amacıyla çeşitli oyunlar çeviriyorlar. Ermenistan durup dururken Azerbaycan'a saldırı başlattı. Biz bu saldırının asıl amacının Azerbaycan'ı yalnız bırakmayacağı bilinen Türkiye'yi sıkıştırmak olduğunu ve Ermenistan'ın bu saldırıyı aslında kendisini destekleyen ve tahrik eden güçlerin hesabına başlattığını daha önce bir yazımızda dile getirmiştik. Onun Azerbaycan karşısında sürekli kan kaybetmesine rağmen Moskova'da kabul edilen insani amaçlı geçici ateşkes anlaşmasını hemen ihlal etmesi de bu konudaki kanaatimizi teyit eden bir gelişme oldu. Çünkü söz konusu ateşkes Ermenistan'ın lehineydi. Ama onu sahaya sürenler rahat durmaması ve ortalığı karıştırmaya devam etmesi için ısrar ediyorlardı.
Diğer tarafta Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de sürdürmekte olduğu araştırmalardan Yunanistan ve Fransa başta olmak üzere muhtelif Batı ülkeleri rahatsız oluyor ve bu konuda onun önünü kesmek için bir güç birliği oluşturmaya çalışıyorlar. Mısır'da kendi halkının özgür iradesine saygı göstermeyerek gayri meşru darbe gerçekleştiren ve insanları toplu halde katleden, sürekli yeni idam cezaları vererek yargı kılıfına geçirilmiş cinayetler işlemeye devam eden diktatör Sisi de Türkiye'ye karşı oluşturulan cephede bilfiil yer almaya baştan razıydı.
Kendileri Türkiye'ye karşı ittifak anlaşmaları imzalarken, Türkiye'nin meşru sınırları ve hakimiyet alanı içinde araştırma yapmasını "emperyal fantaziler içinde olmak" diye tanımlama terbiyesizliği göstermekten çekinmediler.
Katil ve işbirlikçi diktatör Sisi, Lefkoşa'da katıldığı zirveden sonra Mısır'a döndüğünde "provokatif politikaların bölgedeki istikrarı bozmaması için Rum yönetimi cumhurbaşkanı Anastasiadis ve Yunanistan başbakanı Miçotakis ile anlaşma imzaladığı" iddiasında bulundu. Tabii provokatif politikalar derken de Türkiye'nin bölgede yürüttüğü araştırmaları ve çalışmaları kastediyordu.
Ancak bu tür işbirliklerinin ve güç cepheleri oluşturma çabalarının Türkiye'yi, bölgeyle ilgili haklarından geri adım atmaya zorlayamayacağı Dış İşleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada da ortaya konmuştur.
Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi ve Kıbrıs'taki Türk tarafını yok sayan, buranın sadece Yunanistan, onun himayesi altındaki Rum yönetimi ve onlarla işbirliği içindeki ihanet yönetimlerinin faaliyet alanı olduğu düşüncesine dayandırılan işbirliklerinin ve anlaşmaların kesinlikle önü açık olmayacaktır. Doğu Akdeniz'de bir bölgesel işbirliğinin yapılabilmesi için Türkiye'nin ve Kıbrıs'taki Türk tarafının da nazarı dikkate alınması zorunludur. Bölgesel işbirliği ancak bölgedeki hak sahiplerinin tümü arasında sağlanacak anlaşma ve ittifak ile yapılabilir. Birilerinin diğerlerine karşı cephe ve güç birliği oluşturmasıyla değil.