20 Ocak 2018 Cumartesi, Yeni Akit
ABD, son yıllardaki bütün insanlık dışı saldırılarında ve işgallerinde terörü kendine gerekçe olarak kullanmıştır. Terör gerekçesini kullanarak büyük katliamlar gerçekleştirdi. Kürt meselesini, terörün gerekçesi olarak değerlendiren PKK örgütünün de bir terör örgütü olduğu, başvurduğu yöntem ve kullandığı araçlar ile tescil edilmiştir. Ancak normalde saldırgan tutumu için terörü sürekli kendine gerekçe olarak kullanan ABD, PKK örgütüne açıktan destek vermek suretiyle bizzat kendisinin terörün arkasında durduğunu ispat etmiştir.
Bu durum ABD'nin teröre karşı savaş konusundaki iddialarında samimi ve gerçekçi olmadığını, kirli oyunları için ihtiyaç duyduğunda teröre destek verebildiğini, terör örgütleriyle ortak hareket edebildiğini, aynı safta savaşabildiğini göstermesi açısından düşündürücüdür.
Türkiye'nin bütün itirazlarına ve tepkilerine rağmen ABD, PKK’nın Suriye kanadı durumundaki PYD’yi silahlandırma konusundaki ısrarından vazgeçmedi. Kullandığı gerekçe ise örgütün IŞİD'e karşı savaşıyor olduğu iddiasıdır. Fakat IŞİD bu işin sadece bir bahanesidir ve ABD'nin birtakım kirli hesaplar ve taktikler için perde arkasında IŞİD'le de kirli bir işbirliğinin olduğu tahmin edilmektedir.
PYD'nin silahlandırılmasının asıl amacı ise PKK'nın silahlandırılmasıdır. PYD, PKK'dan bağımsız bir örgüt değildir. Dolayısıyla silahın PYD'ye verilmesiyle doğrudan PKK'ya verilmesi arasında herhangi bir fark yok. Bunu ABD'nin de bilmemesi mümkün değildir. Bu durum karşısında ABD Başkanı Trump'ın PYD'nin eline ağır silahlar verilmesine dair karar alması PKK'yı silahlandırma kararı almasından farklı değildi.
ABD’nin PYD’ye teslim ettiği silahların Türkiye’ye karşı ciddi bir tehlike ve tehdit oluşturduğu artık herhangi bir şüpheye mahal bırakmayacak derecede açıklık kazanmıştır. Öte yandan ABD’nin gerçekte göstermelik olarak kullandığı IŞİD de Suriye’de büyük ölçüde etkisini kaybetmiştir. Buna rağmen PKK’nın kanadı durumundaki örgüte teslim edilen silahların geri alınmasını bir yana bırakın hâlâ bu örgüte silah veriliyor olması Türkiye’ye yönelik tehdide destek verme amacı taşıdığını gözler önüne seriyor. ABD silah vermekle de yetinmeyerek Türkiye’ye karşı savaş halindeki bir örgütün militanlarından bölgesel bir ordu oluşturmayı planladığını dile getirdi.
Böyle bir ordunun kurulması sadece Türkiye’ye karşı değil bütün bir bölge açısından tehlike oluşturacaktır. Ayrıca ABD’nin silahlarıyla ve onun talimatlarını yerine getirmek üzere kurulacak bu tür bir ordu Kürt halkının ordusu değil, küresel emperyalizminin bölgeye yönelik fitne operasyonlarının ordusu olacaktır.
Türkiye’nin kendisine yönelen tehlikenin ABD’nin özel destekleriyle ve planlarıyla büyüdüğünü görmesi sebebiyle harekete geçmesi üzerine ABD bazı konularda geri adım atma ihtiyacı duydu. Fakat bölgeyle ilgili kirli oyunlarından ve planlarından da tamamen vazgeçmiş değildir. Dolayısıyla Türkiye’nin fitne güçlerine karşı konumunu sağlamlaştırması ve tedbirlerini alması bir zaruret haline gelmiştir.
ABD’nin Türkiye’nin endişesini anladığı ve Türkiye’yle birlikte olduğu konusunda yaptığı açıklamalar güven verici değildir. Çünkü şimdiye kadar yaptığı bu türden açıklamalarında güven verici ve inandırıcı olmadığını, bu tür açıklamaları sadece taktik gereği yaptığını, bir yandan kendi oyunlarını oynamaya devam ettiğini ispat etti. ABD her ne kadar Afrin’deki militanlarla kendisinin ilgisinin olmadığını söylese de onları cesaretlendiren ve Türkiye’ye karşı tehdit oluşturmaları için kendilerine yardımcı olan ABD’dir.