Ağustos 2022, Ribat
İsrail işgal rejiminde o zamanki başbakan Benyamin Netanyahu'nun kararıyla 9 Nisan 2019 tarihinde gerçekleştirilen erken genel seçimlerin ardından hükümet kurulamaması üzerine aynı yıl 17 Eylül'de ikinci kez erken genel seçim yapılmıştı. Fakat bu ikinci genel seçimlerde de herhangi bir parti tek başına hükümeti kurmaya yetecek çoğunluğu elde edemediği gibi belli bir tarafta duran partilerin aralarında koalisyon oluşturmalarına uygun bir aritmetik de oluşmamıştı.
İkinci erken genel seçimlerde işgal rejiminin eski genelkurmay başkanlarından Benny Gantz'ın liderliğindeki Mavi-Beyaz İttifakı'nın bir sandalye farkıyla birinci olmasına rağmen işgal devleti cumhurbaşkanı Reuven Rivlin hükümeti kurma görevini Likud Partisi'nin lideri Netanyahu'ya vermişti. Ama onun koalisyon oluşturma çabaları sonuç vermeyince hükümet kurma görevini Gantz'a verdi. Onun da çabaları sonuç vermeyince 2 Mart 2020 tarihinde üçüncü erken genel seçim gerçekleştirilmesi kararı alındı.
Üçüncü seçimler İsrail işgal rejiminin başbakanı Netanyahu açısından daha bir önem arz ediyordu. Çünkü onun hakkında açılan yolsuzluk davalarının üzerine biraz daha fazla gidilmeye başlanmış ve iktidarı kaybetmesi durumunda mahkemenin hakkındaki suçlamaları karşısında daha çok sıkışması ihtimalleri ortaya çıkmıştı. O yüzden Netanyahu, üçüncü erken genel seçimlere daha fazla yüklenme ve yarışı kazanmak, iktidarını sürdürmek için daha fazla çaba sarf etme ihtiyacı duydu.
Siyonist işgal rejiminde seçimleri kazanmak için mitinglere, partilerin politik programlarını ve çizgilerini tanıtma amaçlı propaganda faaliyetlerine çok fazla önem verilmez. Çünkü siyonist partilerin hitap ettiği kitlesel taban, işgal altındaki toprakların asıl sahibi durumundaki Filistin halkına karşı savaşa odaklandırılmıştır ve partiler bu savaşta neler yapabileceklerini göstermeye çalışırlar. İktidar partileri de tabii bu konudaki iddialarını, yönetimi ellerinde bulundurmanın avantajlarını kullanarak uygulamalarla ispat etme havası içine girerler.
Önceleri işgal hükümetleri seçim dönemlerinde siyonist tabanın desteğini kazanmak için Filistinlilere yönelik fiili saldırılara önem veriyorlardı. Ancak son dönemde bu konuda edinilen tecrübeler, bu tür saldırıların olumsuz sonuçlar da doğurabileceğini gösterdi. Çünkü Filistin direnişinin önemli bir savunma gücü olduğu ve saldırılara, işgal güçlerini zor durumda bırakacak bir şekilde karşılık verebildiği görüldü. Filistin direnişinin mücadelesi karşısında zor durumda kalan işgal hükümetinin devreye aracıları sokarak ateşkes istemek zorunda kalması ve bu ateşkeste de çoğu zaman direnişin şartlarını kabul etmeye mecbur edilmesi prestijini kaybetmesine neden oldu. Bu yüzden bu tür saldırılar seçimlerde iktidar partilerine fazla bir oy kazandıramadı.
O yüzden Netanyahu, 2 Mart 2020 seçimleri öncesindeki dönemde farklı bir yönteme başvurarak özellikle Kudüs'te ve Batı Yaka bölgesinde yahudileştirme faaliyetlerini hızlandırmaya çalıştı. Bu amaçla bölgede yeni yahudi yerleşim merkezleri inşa edilmesi ve var olanların genişletilmesi için birtakım projeler hazırladı ve onayladı. Onun bu konuda son derece cüretkar hareket edebilmesinde tabii ki ABD Başkanı Trump'ın "Yüzyılın Anlaşması" planını kamuoyuna açıklamasının ve Batı Yaka bölgesindeki yahudi yerleşim merkezlerini meşru kabul ettiklerine dair kararının da önemli bir etkisi oldu.
Netanyahu'nun seçim propagandası için kullandığı ikinci önemli araç ise Arap ülkeleriyle ilişkileri normalleştirme konusunda önemli yeni adımlar atması oldu. Siyonist taban açısından bunun önemi, Filistin toprakları üzerindeki işgali Arap ülkelerine meşru kabul ettirme konusunda sağlanan ilerleme sebebiyledir.
Bütün bunlar, 2 Mart seçimlerinde Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi'nin oylarını kısmen artırdı ve ondan önceki seçimlerde Mavi-Beyaz İttifakı'nın gerisinde kalan Likud Partisi bu kez parlamentodaki sandalye sayısını 36'ya çıkararak birinci olmayı başardı. Mavi-Beyaz İttifakı ise sadece 33 milletvekili çıkararak ikinci olabilmişti. Ancak yine de Likud Partisi'nin oylarındaki artış çok fazla bir fark oluşturmamıştı.
Ayrıca Likud Partisi'nin aldığı milletvekili sayısı tek başına hükümet kurması için yeterli olmadığı gibi kendisiyle beraber koalisyona girebilecek sağ blok partilerinin aldığı toplam milletvekili sayısı da buna yeterli olmuyordu. Kilit parti olarak görülen İsrail Evimiz Partisi'nin lideri Avigdor Liberman'ın Netanyahu'yla değil Mavi Beyaz İttifakı'nın lideri Benny Gantz'la koalisyona girmeyi tercih edebileceğini ortaya koyması üzerine işgal rejimi cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, hükümeti kurma görevini Gantz'a verdi. Parlamentoda 32 sandalye elde eden Mavi Beyaz İttifakı'nın lideri Gantz, 7 sandalyeye sahip sol partiler grubunun, Arap milletvekillerinin oluşturduğu ve parlamentoda 15 sandalye elde eden Ortak Liste'nin ve 7 sandalye elde etmiş olan Liberman'ın desteğiyle bir hükümet kurabileceğini söyledi. Ortak Liste, hükümete girmeyerek şartlarının kabul edilmesi durumunda dışarıdan destek verebileceğini söyledi. Fakat Gantz yürüttüğü görüşmelerden bir sonuç elde edemedi.
Bu durumda dördüncü erken genel seçime gidilmesi söz konusu olabilecekti. Ancak bu kez rakip siyonist liderler kendi aralarında anlaşarak "birlik hükümeti" adını verdikleri bir koalisyon hükümeti kurmayı kararlaştırdılar. Bu hükümette dönüşümlü başbakanlık formülü bir çözüm olarak görüldü. Bu formüle göre 36 aylık bir süre için birinci 18 ay Netanyahu'nun ikinci 18 ay da Gantz'ın başbakanlık yapması kararlaştırıldı. Koalisyonun ikinci aşamasında Netanyahu'nun ittifakı bırakmasına fırsat vermemek için gerekli düzenlemeleri yapan bir yasayı meclisten yani Knesset'ten çıkardılar.
Birlik hükümeti 17 Mayıs 2020 Pazar günü Knesset'e takdim edilerek güvenoyu aldı ve anayasal yeminini yaparak göreve başladı.
Fakat Netanyahu’nun iki yıllık bütçe planına destek vermemesi üzerine Gantz parlamentonun feshi için teklif verdi ve 2 Aralık 2020’de yapılan ilk oylamada bu teklif kabul edildi. 22 Aralık gece yarısından itibaren de parlamento feshedildi ve 23 Mart 2021’de yeniden seçim yapılması kararlaştırıldı.
İsrail'in 23 Mart 2021'de gerçekleştirdiği seçimler, hükûmet krizinden çıkamaması sebebiyle iki yıl içinde gerçekleştirdiği dördüncü erken genel seçim oldu. Son seçimlerden sonra hükûmeti kurma görevi önce seçimlerden birinci çıkan Likud Partisi’nin lideri Benyamin Netanyahu’ya verildi. Ama o hükümet kurmada başarılı olamadığı için görevi iade etti. Bunun üzerine cumhurbaşkanı görevi ikinci sırada yer alan Gelecek Var Partisi’nin lideri Yair Lapid’e verdi. O da uzun süren pazarlıklarından bir sonuç çıkaramadı. Ancak Netanyahu’nun ayağını kaydırmak isteyen partiler hükûmet kurulamaması durumunda tekrar genel seçime gidilmesi gerekeceğini ve bu kez Netanyahu’nun beklediği şekilde sandalye sayısını biraz artırıp hükûmeti kurmak için yeterli sayıyı elde edebileceğini düşündükleri için ona karşı bir koalisyon oluşturma konusunda anlaştılar.
Koalisyona giren partilerin içinde en aşırı laik sol zihniyette olanından en aşırı sağcı fanatiğine, feministinden eşcinseline kadar çok farklı çizgilerdeki siyasi akımların yer alması bütün bunları bir araya getiren tek ortak yönlerinin Netanyahu karşıtı olmaları olduğunu gösteriyordu.
Koalisyonda, hükûmeti kuran Yair Lapid ile aşırı siyonist Yamina Partisi’nin genel başkanı Naftali Bennett’in dönüşümlü başbakanlık yapmaları kararlaştırıldı. Ancak Lapid’in sandalye sayısının daha fazla olmasına rağmen başbakanlıkta ilk sıranın Bennett’e verilmesi kabul edildi. Çünkü o, ortaklığı kabul etmek için bunu şart koştu.
Ne yazık ki siyonistlerin kendi içlerindeki krizi çözme hesaplarına, İsrail parlamentosu Knesset’te dört sandalye elde eden Mansur Abbas liderliğindeki Birleşik Arap Listesi de dışarıdan destek verdi.
Kurulan koalisyon hükûmeti sadece bir farkla 59’a karşı 60 oyla güvenoyu alabildi.
Ancak sadece 1 oy farkıyla güvenoyu almış olmak başını sol siyonist Lapid ile sağ siyonist Bennett’in çektiği çok ortaklı koalisyon hükümeti açısından riskli bir yolda ilerlemeye razı olmak anlamına geliyordu.
Hükümet daha bir yılını tamamlamadan başkanlığını Naftali Bennett’in yaptığı Yamina Partisi’ne mensup Idit Silman, hükümetin yeterince sağ siyaset izlemediği iddiasında bulunarak desteğini çektiğini açıkladı. Bu, parlamentoda hükümete destek veren milletvekili sayısıyla muhalif milletvekili sayısının eşitlenmesi anlamına geliyordu.
Muhalefetin başını çeken Netanyahu bu durum karşısında sonucun kesin olması açısından hükümet aleyhine gensoru önergesi vermek için bir milletvekilinin daha muhalefet tarafına geçmesini bekliyordu.
Bu durum karşısında koalisyonun başını çeken Başbakan Bennett ile Dış İşleri Bakanı Lapid 20 Haziran 2022 akşamı bir görüşme yaparak, Knesset’i feshederek yeni bir erken genel seçime gitme kararı verdi. Bu, koalisyon liderlerinin muhalif cephe tarafından düşürülmemek için kendi iradeleriyle inme kararı vermeleri anlamına geliyordu. Çünkü koalisyona destek veren diğer bazı milletvekilleri de desteklerini çekebilecekleri yönünde sinyaller vermişlerdi. Onların ani bir şekilde desteklerini çekmeleri durumunda Netanyahu için fırsat doğacak ve gensoru önergesi verilmesi durumunda hükümetin düşmesi kesin olacaktı.
İki lider aynı zamanda, kararla ilgili yasa teklifinin parlamentoda kabul edilmesi sonrasında başbakanlık koltuğunun Lapid’e devredilmesi konusunda da anlaştı. Böylece başbakanlıkta dönüşümlülük ittifakına kısmen de olsa uyulmuş olacaktı. Çünkü daha önce Netanyahu ile Gantz’ın ittifakıyla yine dönüşümlü başbakanlık esası üzerine kurulan koalisyonun erken dağılması sebebiyle Gantz hiç başbakanlık koltuğuna oturamamıştı.
İşgal rejimi, çok ortaklı koalisyon hükümetinin çökmesiyle ilgili kararın parlamentoda kabul edilmesiyle birlikte yeni erken genel seçimlerin tarihini de 1 Kasım 2022 olarak belirledi. Bu tarihte yapılacak seçimler işgal rejiminin üç buçuk yıllık süre içinde, yani normalde bir seçim döneminden daha kısa süre içinde gerçekleştireceği beşinci erken genel seçim olacak.
Yeni erken genel seçimin en güçlü adayının Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi olduğu düşünülüyor. Ancak onun tek başına hükümeti kurmaya yetecek kadar sandalye kazanması ihtimali bulunmuyor. Bir koalisyon oluşturabilmesi için de kendileriyle anlaşabileceği partilerin parlamentoda yeterli çoğunluğu elde etmeleri gerekiyor.
Siyonist örgütler, işgal rejiminin yeni bir hükümet krizi yaşamaması için siyonist tabanın özellikle fanatik ve aşırı sağ siyonist partilere kaymasını ve böylece parlamentoda Netanyahu’ya destek verecek yeterli çoğunluğun oluşmasını sağlamaya çalışıyor. Son dönemde işgal devletinin geleceğiyle ilgili karamsar tablolar çizmelerinin, yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söylemelerinin, hatta bu konuda ciddiye alınması gerektiğini ileri sürdükleri birtakım senaryolar yazmalarının amacı bu. Çünkü son dönemde dört kez işgal rejiminin mayası tutmadı. Beşinci kez yine tutmaması durumunda bu rejimin zorlanacağını düşünüyorlar. O yüzden bu kez ne pahasına olursa olsun tutmasını istiyorlar. En uygun çözümün de oyların aşırı siyonist partilere kaydırılması ve bu kesimi bir araya getirebilecek bir liderin etrafında ittifak oluşturulması olacağını düşünüyorlar.