Lapid mükafatı hak ediyor mu?

19 Ağustos 2022 Cuma, Yeni Akit

İsrail işgal rejiminin son Gazze saldırısının üzerinden henüz iki hafta bile geçmedi. Bu saldırıyla ilgili tahlillerimizi okuyanlar hatırlayacaklardır. Siyonist işgalci bu saldırıda hem suyu bulandıran hem de vuran taraftı. Gerçi genellikle öyle olmaktadır ama bu sefer ki çok bariz bir şekilde gerçekleşti. Kendisi önce suyu bulandırdı, sonra da karşı tarafa “Sen suyu bulandırıyorsun!” bile demedi, diyemedi. Çünkü öyle bir şey yoktu. “Biz şimdi suyu bulandırdık, sen de bize karşılık vermek amacıyla suyu bulandırabilirsin!” diyerek saldırdı.

Önceki tecrübelerine binaen, savaşın uzamasının kendisi için de zorlukları ve külfetleri olabileceğini, dolayısıyla hesaplarının bozulabileceğini düşündüğü için kısa süreli bir operasyon planlamıştı. Bu yüzden mümkün olduğunca kısa süre içinde mümkün olduğu kadar çok zarar verebilmek için saldırılarının birçoğunda sivil kalabalıkları ve meskun yerleri hedef aldı. O yüzden bu son saldırıda öldürülenlerin ve yaralananların üçte birini çocuklar oluşturdu. Saldırıda ağır yaralanıp ateşkes sonrasında hayatlarını kaybedenlerle birlikte bu son operasyonda öldürülenlerin sayısı 49’u buldu. Bunların 17’si çocuklardan oluşuyordu. İçlerinde 5 yaşındaki Alâ Abdullah Kaddum da vardı. İşgal rejiminin BM temsilcisinin, İsrail tarafından vurulmadıklarını ileri sürdüğü, Cibaliya Mahallesi’nde öldürülen 5 çocuğun da işgal güçleri tarafından öldürüldüğü gerçeği bizzat siyonistlerin kendi medya organları tarafından, yine askeri kaynaklara dayanılarak gün yüzüne çıkarıldı.

Mümkün olduğunca kısa sürede mümkün olduğunca fazla zarar vermeyi hedefleyen işgal güçleri özellikle meskun yerleri hedef aldığından iki bine yakın ev zarar gördü. Bunların birçoğu tamamen yerle bir oldu. Birçoğu da kullanılamayacak derecede zarar gördü. 2021 yılının Mayıs ayında gerçekleştirilen saldırıda yıkılan evlerin yerine yenileri yapılamadan siyonist işgalci iki bine yakın eve daha zarar vermişti. Gazze’yi 15 yıldan fazla süredir abluka altında tutan işgalci böyle belli aralıklarla geniş çaplı saldırılar düzenleyerek büyük bir yıkım ve tahribata yol açmak suretiyle ablukanın daha etkili olmasına yol açmaya çalışıyor.

İşgalcinin son Gazze saldırısının birinci amacının 1 Kasım 2022’de gerçekleştirilecek erken genel seçimlere yatırım olduğu birçok yorumcu tarafından dile getirildi. Çünkü Lapid-Bennett-Gantz ittifakıyla oluşturulan koalisyon hükümetine yöneltilen eleştiriler yüzünden oyların Netanyahu’nun partisine kaydığı toplumsal araştırmalarda ve anketlerde ortaya çıkarılmıştı.

İşgalcinin hedefinde olan sadece Gazze mi? Gazze’de ateşkes ilan edilmesinin ertesi gecesi Batı Yaka bölgesindeki Nablus şehrine şafak baskını düzenleyerek üç kişiyi katletti. Bu katliama yönelik protesto eylemlerini bastırmak amacıyla düzenlediği saldırılarda da aynı günün öğle saatlerinde El-Halil’de bir kişiyi katletti.

Batı Yaka bölgesine yönelik baskınlar ve saldırılar gündelik hale getirilmiş durumda.

Yahudileştirme ve toprak gaspı faaliyetleri ise bütün hızıyla devam ediyor. İşgal yönetimi Kudüs çevresinde son dönemde birçok yeni yahudi yerleşim birimi inşasıyla ilgili projeyi onayladı. Batı Yaka bölgesinde de hem mevcut yerleşim bölgelerinin genişletilmesi hem de yeni yerleşim bölgeleri inşası için projeler oluşturuldu.

Mescidi Aksa’yı tehdit eden kazı çalışmaları ise kesintisiz bir şekilde sürüyor. Bu arada Mescidi Aksa’nın paylaştırılması konusunda hazırlanan plana zemin oluşturulması için buraya baskınlar da artık gündelik bir şekilde sürdürülüyor.

İşgal rejiminin şu anki başbakanı Yair Lapid bu konudaki faaliyetleriyle siyonist tabanın oylarını daha fazla kendine çekmeyi hedefliyor. Onunla ilişkilerin normalleştirilmesi ve geliştirilmesi ise bütün bu konularda daha cüretkâr olmasına imkan veriyor.

Bu şartlarda, İsrail işgal rejimiyle karşılıklı büyükelçiler atama kararı alınması Lapid’e bir mükafat değil midir? Peki, bu adam ve onun temsil ettiği işgal rejimi mükafatı hak ediyor mu?