30 Eylül 2021 Perşembe, Yeni Akit
Filistin halkının özgürlük ve hak mücadelesinin önemli evrelerinden biri sayılan ve İkinci İntifada olarak da adlandırılan, ancak Mescidi Aksa’nın savunulması amacıyla başladığı için daha çok Aksa İntifadası adıyla tarihe geçen kitlesel hareketin fitili 28 Eylül 2000’de çekilmişti.
Sabra ve Şatilla katliamlarının baş sorumlusu olması sebebiyle Beyrut Kasabı diye tanınan ve Aksa İntifadası’nın başladığı tarihte muhalefetteki Likud Partisi’nin liderliğini yapan Ariel Şaron, beraberindeki bir kalabalıkla ve işgalci askerlerin himayesinde, perşembe gününe denk gelen 28 Şubat 2000 tarihinde Mescidi Aksa’ya provokatif bir baskın düzenleme teşebbüsünde bulundu.
Şaron’un baskın planı önceden bilindiğinden Filistinli Müslümanlar önceden Mescidi Aksa’da toplanarak onun baskın düzenlemesini engellemeyi başardılar. Ancak işgal güçlerinin saldırıları yüzünden çatışmalar çıktı ve Aksa İntifadası’nın başlangıcı kabul edilen bu ilk olaylarda Filistinlilerden 29, işgalcilerden de 25 kişi yaralandı.
Şaron, ertesi gün yani 29 Eylül 2000 Cuma günü, Mescidi Aksa’ya ikinci bir baskın için teşebbüste bulundu ve bu kez çatışmalar daha da şiddetlendi. İşgalcilerin saldırıları sonucu 7 Filistinli şehit olurken, 200 Filistinli de yaralandı. İşgalcilerden 14 asker ile 14 yahudi yerleşimci yaralandı. İşgalcilerin saldırılarından dolayı ayrıca tümü de gazetecilerden olan 7 yabancı yaralandı.
Bu hadiselerle patlak veren Aksa İntifadası zamanla tüm Filistin’e yayıldı. O zaman siyonistlerin hakimiyetinde olan Gazze bölgesi dahil olmak üzere bütün Filistin’i kuşatan hadiseler ve çatışmalar meydana geldi. İşgal güçleri Filistinlilerin eylemlerini bastırmak için helikopterlerle, tanklarla ve füzelerle Filistinlilerin köylerine saldırılar düzenlediler.
Olayların başlamasından iki gün sonra 30 Eylül 2000’de Gazze’de, işgalci askerlerin saldırılarından kendini ve oğlunu korumak için bir varilin arkasına geçen babasının arkasına sığındığı sırada siyonist keskin nişancılar tarafından hunharca katledilen Muhammed Cemal Ed-Durre isimli 11 yaşında bir çocuk Aksa İntifadası’nın sembolü haline gelmiştir.
Siyonist işgalcinin elindeki medya gücünü kullanarak dünya kamuoyunu nasıl yanılttığını göstermesi açısından ibret verici bir hatırama burada da yer vermek istiyorum. Bir zamanlar ülkesinde papaz iken hakikat arayışına girip İslam’ı inceleyerek Müslüman olan ve Şam’daki medreselerde İslam’ı öğrenmek için bu şehre giden, İsrail Komis Dui Santos olan adını da Hacı İsmail diye değiştiren Brezilyalı bir zat, Şam’da ikamet ettiği evini ziyaret ettiğimde, kendisinin Şam’a gelmeden önce babasının arkasına sığınan çocuğun bir yahudi çocuk, onu öldürenlerin ise “Filistinli teröristler” olduğunu zannettiğini, çünkü ülkesinde medya organlarının hep böyle yansıttığını söylemişti.
2016’da İstanbul’da düzenlenen “Medyada Filistin, İmkanlar ve Engeller” konulu uluslararası sempozyumda, “Siyonizmin Yalanlarıyla Yüzleşmek” başlıklı panelde konuşan ve Amerika’da ikamet eden Usame Ebu Raşid de Amerikan medyasının Filistin’le ilgili gerçekleri nasıl ters yüz ettiğine dair çok ilginç örnekler vermişti. O da, Amerikalıların çoğunun işgal güçlerinin öldürdüğü Filistinli çocukları yahudi çocukları, onları öldürenlerin de “Filistinli teröristler” olduğunu zannettiklerini söylemişti.
Ne yazık ki bu vakıa sadece Amerikan kıtasına mahsus bir durum değildir. İslam dünyasında bile birçokları Filistin konusunda hatalı bir şekilde bilgilendirildiği için yanlış kanaatler edinmiştir. O yüzden Filistin davası açısından sahada verilen mücadele kadar kamuoyunu doğru bir şekilde bilgilendirme mücadelesi de büyük önem arz etmektedir.
Biz de Aksa İndifadası’nın fitilinin çekilmesinin 21. yıldönümü münasebetiyle bu konuyu gündeme getirirken, Filistin topraklarında siyonist işgal son bulmadığı sürece özgürlük ve hak mücadelesinin de son bulmayacağını ama herkesin gücü ve imkanı nispetinde bu mücadelede yer alması gerektiğini dile getirmek istiyoruz.